AHMET ERTÜRK'LE KALECİLİK ÜZERİNE...
AHMET ERTÜRK'LE KALECİLİK ÜZERİNE...
Evet bu sözlerin sahibi Gaziosmanpaşaspor, Küçükköyspor, Beşyüzevlerspor,Karagümrük ve Yıldıztabyasporda başarıyla top oynamış Eski Kalecilerden ve şimdi ise BAL Ligi takımlarından Sultangazispor’da Kaleci Hocalığı yapan Ahmet Ertürk.
“Fiziğiniz ve yeteneğiniz uygunsa içinizden gelerek bu mevkide oynamak istiyorsanız her zaman iyi bir kaleci olabilirsiniz” şeklinde konuşan Ertürk, sözlerini şöyle sürdürdü.
Bizlere görev versinler yeni kaleciler çıkaralım.
“Şimdiki nesil çok şanslı, çim sahalarda çalışmak çok güzel. Bizler toprak sahalarda yetiştik. O zaman kaleci antrenörünü bırakın, normal antrenörle bile çalışamazdık. Kimse kaleci idmanını bilmezdi. Bölgemizde ne yazık ki artık kaleci yetişmiyor. Yetişmez çünkü takımların başlarında bu işe eğilmeyen yönetimler var. Herkes kendi kurumlarından çalışanlardan hoca yapmış. Ömür boyu onlarla çalışmak kanun gibi. Kim ne yapmış, kimi yetiştirmiş, herkes havanda su dövüyor. Yerimi kaybetmeyeyim kimse yanımıza gelmesin düşünce bu. Ben kaleci yetiştirmek için başta belediye olmak üzere İlçemizdeki Profesyonel takım yöneticilerine “ Yaz okulu yapıyorsunuz, bunun yanında da kalecilik okulu açalım” dediğimde kimsenin kılı kıpırdamıyor ya da bedavacı adam arıyorlar. Gaziosmanpaşa’nın yetiştirdiği Faruk ve İsmail arkadaşlarım olmak üzere bizler Gaziosmanpaşa’ya damgasını vuran kalecileriz.”
Gaziosmanpaşa’daki takımlarada değinen Ertürk şöyle devam etti:
“Şöyle bir bakıyorum takımların çoğu iş olsun diye altyapı yapıyorlar. Buralarda hocalık yapan arkadaşlarımıza da bir çift sözüm var. Size de lazım olacak iyi bir kaleciyle her zaman 1 puan cepte demektir. Hedefleri ve idealleri olmayan insanlarla çalışırsanız, sizler de hiçbir yere gelemezsiniz. Gaziosmanpaşa da hiçbir şey olmaz deyip herkes kış uykusuna yatmış. İyi bir kaleci nasıl olmalı derseniz, on birle sınırlandırılmış saha içi kadrolarda kaleciyi çıkarttığınızda kalan on kişi sahanın her yerine yayılır, bir tek o kalesinin başında kalmak durumundadır, bu yalnızlığını elleriyle de oynayarak dengelemeye çalışır. Bir tek kalecinin elleri futbolda bu kadar değerlidir, başka eller topa dokunduğunda işler karışır. Halbuki bir maçı kurtaran kişi çoğu zaman kaleci olur. Bir takımı uzun vadede başarıya götüren kişi de odur. Takıma onlarca futbolcu gelir, ama olsa olsa üç kaleci biriktirir her bir takım. Onların arasındaki rekabette zordur ve genelde hiyerarşiye yenilebilir, kıdemli kaleci başarısız gözükse bile kıdemsiz kaleciden çok daha fazla tahammül edilebilir kendisine. Saha içi yalnızlığı saha dışında da sürebilir böylece kalecinin, umutlarını erken tüketebilir, gençliğini aktif olamadan harcayabilir, emeğinin karşılığını hiçbir zaman alamayabilir.
Evet maçları kurtaran, maçları alan aslında kalecilerdir futbolda. Ama gol atanlar yıldız olur, futbolun ödüllerini ve tatminlerini toplarlar.
Mesleki olarak kaleci haricindeki oyuncular çok da mükemmel olmasalar bile tatmin edici bir düzeyde çalışma imkânı bulabilirler kendilerine, ama kaleciler mükemmel olmak, mükemmele ulaşmak zorundadırlar ki tatmin edici imkânlara kavuşabilsinler. Bir maç düşünün, sahada oynayan takımlardan biri kuvvetli, ötekisi o kadar değil; gol yiyebilir o zaman kaleci, o kadar sorun olmaz. Ama başka bir maç düşünün, iki dişli rakip kıran kırana mücadele edecek! İşte o zaman o yalnız adam kendisini gösterebilir, o yalnız adam kahramanlaşabilir, panterleşebilir. Bir maçın yıldızı kaleci olduğunda bile izleyenler onun mükemmelliğe yaklaşmasını görmezler, sahanın geri kalanlarında oynayan oyuncuların yaptıkları hataları görürler. Kalecinin kurtardığı pozisyonda golü atamayana kızılır veya üzülür. Kaleci mükemmel olduğunda bile yalnız adamdır! Kaleci eğer rakip takımda mükemmelleşmişse kendi tuttuğunuz takımın maçı kaybetmiş olmasından onu sorumlu tutarak kabahatleri de kendi üzerinizden atabilirsiniz. Eğer o adam o kadar iyi oynamasaydı rahatlıkla alırdık maçı, diyebilirsiniz. Kimi zaman bu mantıktan gelir o yalnız adamın üzerine meşaleler, arka tribünden küfürler. Baskıya da direnmek için, hata yapmamak için, bazen sadece sahada kalabilmek için belki de en çok uğraşan kaleci oluverir: topa girerken penaltı yaptırmamalıdır, arkadan gelen küfürlere karşılık vermemek durumundadır, çelik gibi olup panter kadar esnek olmalıdır. İşi oldukça zordur kalecinin, ama yine de gün gelir dayak yiyiverir birilerinden, gün gelir sakatlanır ve kariyeri bitiverir, gün gelir transfer edilir ve gittiği yeni takımın yapısına ayak uyduramayıp paslanıverir iyice yalnızlığında, yine de eleştirilir, eleştirilir, eleştirilir. Sahanın en yalnız adamı bence kalecidir ve saha içi emekçilerinin en çok emek harcamak durumunda olanı da odur. Tüm kalecilerin, mükemmel olsun ya da olmasın, hep bir numara olsun ya da kulübede sıra beklesin, takımlarının kaderlerini kurtarsın ya da karartsın, insan olarak gözümde ve gönlümde diğer futbolculardan çok daha farklı bir yeri var. Hakları en çok onların yense bile futbolun yıldızları onlardır…”
Türkiyedeki Amatör Spor Kulüplerinin kaleci hususunda ve kaleci okullar açılması konusunda daha duyarlı olması gerektiğine vurgu yapan Ahmet Ertürk, Futbol federasyonu yetkililerinde kaleci antrenörlerine Alt yapı,üst yapı ve amatör kaleci antrenörleri şeklinde ayırıp kurs açmasının faydalı olacağına inandığını da sözlerine ekledi.
Röportaj: Erol Eftekin www.gophaber.com
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.