Sultangazi'de 20 bin kişiye 1 Cami
Duyuru İlan
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
08.02.2010 - 21:45, Güncelleme:
01.09.2022 - 17:05 2465+ kez okundu.
Sultangazi'de 20 bin kişiye 1 Cami
Sultangazi Müftüsü Ertuğrul Koyuncu: Özlemini çektiğimiz mutlu bir toplumun yegâne yolu gençliğe iman aşısı yapmaktan geçer.
Sultangazi Müftüsü Ertuğrul Koyuncu ile gerçekleştirilen sohbette öne çıkan başlıklar:”CAMİLERİMİZ ÇOK YETERSİZ 600 BİN NÜFUSLU SULTANGAZİ’DE 58 CAMİ VAR”Sultangazi ilçesi 500,000 e yakın nüfusu var gayri resmi olarak bunun 600,000 olarak ifade ediliyor. Bazı veriler göz önüne alındığında bu kadar büyük bir kalabalığın olduğu bir yer. Cami hizmetlerini 58 camide yürütmekteyiz. Bunların birçoğu da ufak mescitler. Yerleşim yerleri daha önce planlanırken mabetler fazla düşünülmemiş. Halkın kendi çalışmaları ile mahallelerde sokaklarda evlerin arasında 4-5 katlı binaların arasında bir cami bulunmaktadır. 60,000 nüfuslu bir mahallede 3 tane cami var ve bunlarında genişleme imkânı yok. ”FETHİYE’DE BİR CAMİYE 1500, SULTANGAZİ’DE 20 BİN CEMAAT DÜŞÜYOR”Bazen mukayese yapıyorum bir önceki görev yerim olan Fethiye’de nüfus 60,000 ve 40 yakın cami bulunmaktaydı. Fethiye gibi bir ilçe için oldukça iyi bir rakam. Nerdeyse her cami için 1500 kişi düşüyor ama burada 60.000 nüfusluk bir yerde her camiye 20.000 kişi düşüyor. Dolayısı ile burada bir sıkıntı var. Mahallelere yani camiler yapmakta çok mümkün değil. Çünkü alanlar bırakılmamış mevcut camilerin yerleri de oldukça dar. Bütün bunlara rağmen hizmetlerimiz devam ediyor. Gaziosmanpaşa’dan ayrılmış 14 Kur’an Kursumuz var iken biz bunun 2 tanesini kendi çalışmalarımız neticesinde Kur’an Kursu ilave ettik ve 14 olan kuran kursu sayısını 16 çıkardık. ”SADECE KUR’AN-I KERİM ÖĞRETMİYORUZ HANIMLARIMIZA DİNİ BİLGİLERİN YANINDA OKUMA-YAZMA KURSU VERİYORUZ”Kurslarımızda halka özelikle bayanlarımıza yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Onların biz sadece dini olarak eğitimini değil normal eğitimlerini de düşünerek (biliyorsunuz okuma yazma oranları bir hayli düşük) okuma yazması olamayanların okuma yazmasını temin etmek için Halk Eğitim Merkezi ile birlikte yaptığımız çalışmalar var. Kur’an Kursları zamanı dışında da eğitim öğretimin hizmetine tahsis ettik. Bundan da oldukça güzel neticeler aldığımız gördük. İmkânlar çerçevesinde faaliyetlerimiz devam ediyor. Kur’an Kursları dediğimiz bu kursların %95 i bayanlara yönelik. İlkokulu bitirmiş temel eğitimi bitirmiş bayanlar bu kurslarımıza devam ediyor. ”BAYAN DİN GÖREVLİLERİMİZ OLDUKÇA BİRİKİMLİ”Sadece biz onları Kur’an öğretmeye değil Kur’an’ın mealiyle tanıştırıyoruz. İlmihal bilgilerini basit bir şekilde öğrencilerimize veriyoruz. Bayan din görevlisi personelimiz oldukça kalifiye. İlahiyat mezunu yüksek lisans hatta doktora yapmış birikim sahibi bayan personel sahibiz. Bayan personelimizle camilerimizde bayan cemaatimizi erkek cemaatin olmadığı zamanda topluyoruz ve belirli günlerde bir araya gelerek onların sormak istediği merak ettikleri sorularının cevaplarını bizzat yetkili kişiler olarak cevaplandırıyorlar.”GENÇLİĞE ‘İMAN AŞISI’ YAPMAK LAZIM”Gençliğimiz ateizm ve sekülerizm’in pençesinde ahlak kurallarına aykırı davranış içersinde olabiliyor. Elbette çoğunluk değil ama var olması dahi bizler için züldür. Geleceğimizin teminatı gençliğimizdir. Gençlik bozulursa, aile yapımız bozulursa ve ailelerimiz toplumsal değerlerimizi kaybederse bu gelecek tehlike sinyalleri verir. Anne ve babalar yaz kurslarında olduğu gibi camilerimizde akşam devam eden kurslara çocuklarını göndersinler. İman aşısı yapılan ve ahlaki olgunluğa erişmiş gençlik diğer sorunları aşmakta daha kolay yol alacaktır. İbadethane yapmak elbette mühimdir. Ama daha mühimi o ibadethaneleri dolduracak bir nesil yani adam yetiştirmektir. Basın, yayın, cami, okul, STK’lar ve diğer kurumlar çalışmalarını tekzif etmeliler. Bu noktada velilere çok iş düşüyor. Çocuklar boş bir levha gibidir. Ne çizersek onu kabul eder. İşte bu içerisi temiz boş olan beyinlerin içerisini hayırdan güzelden faydalıdan yana organize etmek gerekiyor.”İNANÇ EN AZ SU KADAR GEREKLİ BİR İHTİYAÇTIR”Bizler safiyane duygularla islamı yaşamaya gayret edip yavrularımıza öğretmemiz gerekir. Din istismara açık bir mevzudur. Saplantılardan ve yanlış dini yorumlardan kaçmak gerekir. İstisnai örneklerden hareketle dini ve din adamlarını tahkir etmek doğru bir şey değil. Bu şuna benzer “su insanı boğar. O halde sudan uzak duralım” bir insan sudan uzak durabilir mi? Yaşamak için su ne denli elzem ise din de o denli hatta daha elzemdir. Bu sebeple olumsuz örnekleri sık sık manşetlere taşıyarak dini duyguları yaralamamak gerekir.”YENİDEN SEVGİ VE HOŞGÖRÜ TOPLUMUNU İNŞA EDELİM”Toplumun yeniden Yunus Emre, Hacıbektaş Veli ve Mevlana gibi büyük şahsiyetlerin inşa ettiği sevgi ve hoşgörü toplumunu canlandırması gerekiyor.Bizim Peygamberimizden aldığımız öğretide sevgi ve merhamet vardır. Birini üzmek veya cezalandırmak hele hele cinayet işlemek dinimizin inananları uyardığı ve uzak durmak adına uyardığı meselelerdir. Dolayısı ile Müslüman toplumu terörle, anarşi ile aynı seviyede gören zihniyetin kendisini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Biz sevgi toplumuyuz. Peygamber ahlakı ile ahlaklanmış bir toplumun bireyleri asla birbirlerine düşman gibi bakamaz. Batı kültürü dediğimiz şeyi yanlış algılıyoruz. Bilim ve teknolojide elbette faydalanmalı lakin bizim kültürüne ihtiyacımız yok. Bizim toplumumuz merhamet toplumudur. İnanç damarımız sağlamdır. Lakin neden böyle olduk? Sorusunu sormak gerek. Neden “karz-ı hasen” kavramında toplumun haberi yok. Komşumuzun komşusundan haberi yok. Bu inanç sisteminden uzaklaşmanın neticesidir. Hâlbuki Müslümanlar kardeştir. O halde kardeşliğin gereğini yerine getirelim. [SultangaziGazetesi.com]
Sultangazi Müftüsü Ertuğrul Koyuncu: Özlemini çektiğimiz mutlu bir toplumun yegâne yolu gençliğe iman aşısı yapmaktan geçer.
Sultangazi Müftüsü Ertuğrul Koyuncu ile gerçekleştirilen sohbette öne çıkan başlıklar:
”CAMİLERİMİZ ÇOK YETERSİZ 600 BİN NÜFUSLU SULTANGAZİ’DE 58 CAMİ VAR”
Sultangazi ilçesi 500,000 e yakın nüfusu var gayri resmi olarak bunun 600,000 olarak ifade ediliyor. Bazı veriler göz önüne alındığında bu kadar büyük bir kalabalığın olduğu bir yer. Cami hizmetlerini 58 camide yürütmekteyiz. Bunların birçoğu da ufak mescitler. Yerleşim yerleri daha önce planlanırken mabetler fazla düşünülmemiş. Halkın kendi çalışmaları ile mahallelerde sokaklarda evlerin arasında 4-5 katlı binaların arasında bir cami bulunmaktadır. 60,000 nüfuslu bir mahallede 3 tane cami var ve bunlarında genişleme imkânı yok.
”FETHİYE’DE BİR CAMİYE 1500, SULTANGAZİ’DE 20 BİN CEMAAT DÜŞÜYOR”
Bazen mukayese yapıyorum bir önceki görev yerim olan Fethiye’de nüfus 60,000 ve 40 yakın cami bulunmaktaydı. Fethiye gibi bir ilçe için oldukça iyi bir rakam. Nerdeyse her cami için 1500 kişi düşüyor ama burada 60.000 nüfusluk bir yerde her camiye 20.000 kişi düşüyor. Dolayısı ile burada bir sıkıntı var. Mahallelere yani camiler yapmakta çok mümkün değil. Çünkü alanlar bırakılmamış mevcut camilerin yerleri de oldukça dar. Bütün bunlara rağmen hizmetlerimiz devam ediyor. Gaziosmanpaşa’dan ayrılmış 14 Kur’an Kursumuz var iken biz bunun 2 tanesini kendi çalışmalarımız neticesinde Kur’an Kursu ilave ettik ve 14 olan kuran kursu sayısını 16 çıkardık.
”SADECE KUR’AN-I KERİM ÖĞRETMİYORUZ HANIMLARIMIZA DİNİ BİLGİLERİN YANINDA OKUMA-YAZMA KURSU VERİYORUZ”
Kurslarımızda halka özelikle bayanlarımıza yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Onların biz sadece dini olarak eğitimini değil normal eğitimlerini de düşünerek (biliyorsunuz okuma yazma oranları bir hayli düşük) okuma yazması olamayanların okuma yazmasını temin etmek için Halk Eğitim Merkezi ile birlikte yaptığımız çalışmalar var. Kur’an Kursları zamanı dışında da eğitim öğretimin hizmetine tahsis ettik. Bundan da oldukça güzel neticeler aldığımız gördük. İmkânlar çerçevesinde faaliyetlerimiz devam ediyor. Kur’an Kursları dediğimiz bu kursların %95 i bayanlara yönelik. İlkokulu bitirmiş temel eğitimi bitirmiş bayanlar bu kurslarımıza devam ediyor.
”BAYAN DİN GÖREVLİLERİMİZ OLDUKÇA BİRİKİMLİ”
Sadece biz onları Kur’an öğretmeye değil Kur’an’ın mealiyle tanıştırıyoruz. İlmihal bilgilerini basit bir şekilde öğrencilerimize veriyoruz. Bayan din görevlisi personelimiz oldukça kalifiye. İlahiyat mezunu yüksek lisans hatta doktora yapmış birikim sahibi bayan personel sahibiz. Bayan personelimizle camilerimizde bayan cemaatimizi erkek cemaatin olmadığı zamanda topluyoruz ve belirli günlerde bir araya gelerek onların sormak istediği merak ettikleri sorularının cevaplarını bizzat yetkili kişiler olarak cevaplandırıyorlar.
”GENÇLİĞE ‘İMAN AŞISI’ YAPMAK LAZIM”
Gençliğimiz ateizm ve sekülerizm’in pençesinde ahlak kurallarına aykırı davranış içersinde olabiliyor. Elbette çoğunluk değil ama var olması dahi bizler için züldür. Geleceğimizin teminatı gençliğimizdir. Gençlik bozulursa, aile yapımız bozulursa ve ailelerimiz toplumsal değerlerimizi kaybederse bu gelecek tehlike sinyalleri verir. Anne ve babalar yaz kurslarında olduğu gibi camilerimizde akşam devam eden kurslara çocuklarını göndersinler. İman aşısı yapılan ve ahlaki olgunluğa erişmiş gençlik diğer sorunları aşmakta daha kolay yol alacaktır. İbadethane yapmak elbette mühimdir. Ama daha mühimi o ibadethaneleri dolduracak bir nesil yani adam yetiştirmektir. Basın, yayın, cami, okul, STK’lar ve diğer kurumlar çalışmalarını tekzif etmeliler. Bu noktada velilere çok iş düşüyor.
Çocuklar boş bir levha gibidir. Ne çizersek onu kabul eder. İşte bu içerisi temiz boş olan beyinlerin içerisini hayırdan güzelden faydalıdan yana organize etmek gerekiyor.
”İNANÇ EN AZ SU KADAR GEREKLİ BİR İHTİYAÇTIR”
Bizler safiyane duygularla islamı yaşamaya gayret edip yavrularımıza öğretmemiz gerekir. Din istismara açık bir mevzudur. Saplantılardan ve yanlış dini yorumlardan kaçmak gerekir. İstisnai örneklerden hareketle dini ve din adamlarını tahkir etmek doğru bir şey değil. Bu şuna benzer “su insanı boğar. O halde sudan uzak duralım” bir insan sudan uzak durabilir mi? Yaşamak için su ne denli elzem ise din de o denli hatta daha elzemdir. Bu sebeple olumsuz örnekleri sık sık manşetlere taşıyarak dini duyguları yaralamamak gerekir.
”YENİDEN SEVGİ VE HOŞGÖRÜ TOPLUMUNU İNŞA EDELİM”
Toplumun yeniden Yunus Emre, Hacıbektaş Veli ve Mevlana gibi büyük şahsiyetlerin inşa ettiği sevgi ve hoşgörü toplumunu canlandırması gerekiyor.
Bizim Peygamberimizden aldığımız öğretide sevgi ve merhamet vardır. Birini üzmek veya cezalandırmak hele hele cinayet işlemek dinimizin inananları uyardığı ve uzak durmak adına uyardığı meselelerdir. Dolayısı ile Müslüman toplumu terörle, anarşi ile aynı seviyede gören zihniyetin kendisini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Biz sevgi toplumuyuz. Peygamber ahlakı ile ahlaklanmış bir toplumun bireyleri asla birbirlerine düşman gibi bakamaz.
Batı kültürü dediğimiz şeyi yanlış algılıyoruz. Bilim ve teknolojide elbette faydalanmalı lakin bizim kültürüne ihtiyacımız yok. Bizim toplumumuz merhamet toplumudur. İnanç damarımız sağlamdır. Lakin neden böyle olduk? Sorusunu sormak gerek. Neden “karz-ı hasen” kavramında toplumun haberi yok. Komşumuzun komşusundan haberi yok. Bu inanç sisteminden uzaklaşmanın neticesidir. Hâlbuki Müslümanlar kardeştir. O halde kardeşliğin gereğini yerine getirelim. [SultangaziGazetesi.com]
”CAMİLERİMİZ ÇOK YETERSİZ 600 BİN NÜFUSLU SULTANGAZİ’DE 58 CAMİ VAR”
Sultangazi ilçesi 500,000 e yakın nüfusu var gayri resmi olarak bunun 600,000 olarak ifade ediliyor. Bazı veriler göz önüne alındığında bu kadar büyük bir kalabalığın olduğu bir yer. Cami hizmetlerini 58 camide yürütmekteyiz. Bunların birçoğu da ufak mescitler. Yerleşim yerleri daha önce planlanırken mabetler fazla düşünülmemiş. Halkın kendi çalışmaları ile mahallelerde sokaklarda evlerin arasında 4-5 katlı binaların arasında bir cami bulunmaktadır. 60,000 nüfuslu bir mahallede 3 tane cami var ve bunlarında genişleme imkânı yok.
”FETHİYE’DE BİR CAMİYE 1500, SULTANGAZİ’DE 20 BİN CEMAAT DÜŞÜYOR”
Bazen mukayese yapıyorum bir önceki görev yerim olan Fethiye’de nüfus 60,000 ve 40 yakın cami bulunmaktaydı. Fethiye gibi bir ilçe için oldukça iyi bir rakam. Nerdeyse her cami için 1500 kişi düşüyor ama burada 60.000 nüfusluk bir yerde her camiye 20.000 kişi düşüyor. Dolayısı ile burada bir sıkıntı var. Mahallelere yani camiler yapmakta çok mümkün değil. Çünkü alanlar bırakılmamış mevcut camilerin yerleri de oldukça dar. Bütün bunlara rağmen hizmetlerimiz devam ediyor. Gaziosmanpaşa’dan ayrılmış 14 Kur’an Kursumuz var iken biz bunun 2 tanesini kendi çalışmalarımız neticesinde Kur’an Kursu ilave ettik ve 14 olan kuran kursu sayısını 16 çıkardık.
”SADECE KUR’AN-I KERİM ÖĞRETMİYORUZ HANIMLARIMIZA DİNİ BİLGİLERİN YANINDA OKUMA-YAZMA KURSU VERİYORUZ”
Kurslarımızda halka özelikle bayanlarımıza yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Onların biz sadece dini olarak eğitimini değil normal eğitimlerini de düşünerek (biliyorsunuz okuma yazma oranları bir hayli düşük) okuma yazması olamayanların okuma yazmasını temin etmek için Halk Eğitim Merkezi ile birlikte yaptığımız çalışmalar var. Kur’an Kursları zamanı dışında da eğitim öğretimin hizmetine tahsis ettik. Bundan da oldukça güzel neticeler aldığımız gördük. İmkânlar çerçevesinde faaliyetlerimiz devam ediyor. Kur’an Kursları dediğimiz bu kursların %95 i bayanlara yönelik. İlkokulu bitirmiş temel eğitimi bitirmiş bayanlar bu kurslarımıza devam ediyor.
”BAYAN DİN GÖREVLİLERİMİZ OLDUKÇA BİRİKİMLİ”
Sadece biz onları Kur’an öğretmeye değil Kur’an’ın mealiyle tanıştırıyoruz. İlmihal bilgilerini basit bir şekilde öğrencilerimize veriyoruz. Bayan din görevlisi personelimiz oldukça kalifiye. İlahiyat mezunu yüksek lisans hatta doktora yapmış birikim sahibi bayan personel sahibiz. Bayan personelimizle camilerimizde bayan cemaatimizi erkek cemaatin olmadığı zamanda topluyoruz ve belirli günlerde bir araya gelerek onların sormak istediği merak ettikleri sorularının cevaplarını bizzat yetkili kişiler olarak cevaplandırıyorlar.
”GENÇLİĞE ‘İMAN AŞISI’ YAPMAK LAZIM”
Gençliğimiz ateizm ve sekülerizm’in pençesinde ahlak kurallarına aykırı davranış içersinde olabiliyor. Elbette çoğunluk değil ama var olması dahi bizler için züldür. Geleceğimizin teminatı gençliğimizdir. Gençlik bozulursa, aile yapımız bozulursa ve ailelerimiz toplumsal değerlerimizi kaybederse bu gelecek tehlike sinyalleri verir. Anne ve babalar yaz kurslarında olduğu gibi camilerimizde akşam devam eden kurslara çocuklarını göndersinler. İman aşısı yapılan ve ahlaki olgunluğa erişmiş gençlik diğer sorunları aşmakta daha kolay yol alacaktır. İbadethane yapmak elbette mühimdir. Ama daha mühimi o ibadethaneleri dolduracak bir nesil yani adam yetiştirmektir. Basın, yayın, cami, okul, STK’lar ve diğer kurumlar çalışmalarını tekzif etmeliler. Bu noktada velilere çok iş düşüyor.
Çocuklar boş bir levha gibidir. Ne çizersek onu kabul eder. İşte bu içerisi temiz boş olan beyinlerin içerisini hayırdan güzelden faydalıdan yana organize etmek gerekiyor.
”İNANÇ EN AZ SU KADAR GEREKLİ BİR İHTİYAÇTIR”
Bizler safiyane duygularla islamı yaşamaya gayret edip yavrularımıza öğretmemiz gerekir. Din istismara açık bir mevzudur. Saplantılardan ve yanlış dini yorumlardan kaçmak gerekir. İstisnai örneklerden hareketle dini ve din adamlarını tahkir etmek doğru bir şey değil. Bu şuna benzer “su insanı boğar. O halde sudan uzak duralım” bir insan sudan uzak durabilir mi? Yaşamak için su ne denli elzem ise din de o denli hatta daha elzemdir. Bu sebeple olumsuz örnekleri sık sık manşetlere taşıyarak dini duyguları yaralamamak gerekir.
”YENİDEN SEVGİ VE HOŞGÖRÜ TOPLUMUNU İNŞA EDELİM”
Toplumun yeniden Yunus Emre, Hacıbektaş Veli ve Mevlana gibi büyük şahsiyetlerin inşa ettiği sevgi ve hoşgörü toplumunu canlandırması gerekiyor.
Bizim Peygamberimizden aldığımız öğretide sevgi ve merhamet vardır. Birini üzmek veya cezalandırmak hele hele cinayet işlemek dinimizin inananları uyardığı ve uzak durmak adına uyardığı meselelerdir. Dolayısı ile Müslüman toplumu terörle, anarşi ile aynı seviyede gören zihniyetin kendisini yeniden gözden geçirmesi gerekir. Biz sevgi toplumuyuz. Peygamber ahlakı ile ahlaklanmış bir toplumun bireyleri asla birbirlerine düşman gibi bakamaz.
Batı kültürü dediğimiz şeyi yanlış algılıyoruz. Bilim ve teknolojide elbette faydalanmalı lakin bizim kültürüne ihtiyacımız yok. Bizim toplumumuz merhamet toplumudur. İnanç damarımız sağlamdır. Lakin neden böyle olduk? Sorusunu sormak gerek. Neden “karz-ı hasen” kavramında toplumun haberi yok. Komşumuzun komşusundan haberi yok. Bu inanç sisteminden uzaklaşmanın neticesidir. Hâlbuki Müslümanlar kardeştir. O halde kardeşliğin gereğini yerine getirelim. [SultangaziGazetesi.com]
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.