Vecdet Öz: Darbelerin en büyük mağduru Adalet Partisi’dir.

Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz, 12 Eylül 1980 darbesi ile ilgili olarak basın açıklamasında bulundu. Vecdet Öz’ün açıklaması şöyle oldu:

 

“12 Eylül darbesinden üç sene önce ilan edilmiş ve hiç kaldırılmamış olan sıkıyönetime rağmen meydana gelen katliamlar, suikastlar, türetilmiş sağ-sol ve alevi-sünni çatışmaları ile beslenmiş sokak olayları sihirli bir el dokunmuşçasına darbe günü bitivermiştir. Sıkıyönetimde görev yapan polis aynı polis, asker aynı askerken nedense başarısız olunmuş ancak iş darbeye gelince aynı güvenlik güçleri bir anda büyük bir başarı elde etmişlerdir. Anlaşılan o ki; polis kasıtlı olarak zafiyete sokulmuş, asker ise vurdumduymaz hale getirilerek darbe şartlarının olgunlaşması sağlanmıştır.

 

Milli Güvenlik Konseyi'nin devlet yönetimine el koymasıyla sokak olayları bitmiş ancak bu kez de acı ve haksızlıkla dolu ikinci perde aralanmıştır. Zulüm tüm Türkiye'yi esir almış, cezaevlerine atılan yüz binlerce insan yepyeni mağdurlar kitlesi oluşturmuştur.

 

Yapılan bu askeri darbe Türk demokrasisinin hedef olduğu en ağır bunalımlardan biri olarak tarihe geçmiş, tarihe geçmekle kalmayıp Türkiye’nin bugünü ve geleceğine de bir karabasan gibi çökmüştür. Türkiye'de haklar ve özgürlüklerin askıya alındığı darbe döneminin izleri yıllar boyunca silinmemiş, askeri yönetimin yaptığı anayasa tamamıyla değiştirilememiş; düşünmeyen, bilmeyen, araştırmayan ve itaatkar bir insan yapısının oluşumu için her türlü baskı ve sindirme politikası uygulanarak Türkiye’nin geleceği ipotek altına alınmıştır.

 

Amerika'nın parmağı olduğunun belgelerle kanıtlandığı ve dönemin CIA Ankara Şefi Paul Henze'in de cuntacıları kastederek “bizim çocuklar başardı” dediği, cunta başı Kenan Evren’in ise “adaletli olsun diye bir sağdan, bir soldan astık” diye beyanatlar verdiği bu kanlı darbenin acı hatıralarının üzerinden bugün tam 37 yıl geçti...!

 

27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü açık müdahalesi olan 1980 askeri darbesi ile yükselişe geçmiş bir ülkenin istikbali üçüncü kez elinden alınmıştır.

 

1965 yılında ülke siyasi tarihinin en yüksek oyunu alarak iktidara gelmiş olan Adalet Partisi hükümetinin, Süleyman Demirel’in Başbakanlığında dev yatırımlar yapmaktayken 1971 muhtırası ile görevine son verilmişti. Adalet Partisi sekiz yıl aradan sonra 1979 yılında tekrar iktidara geldi ancak yine çalışmasına fırsat verilmeden 1980 darbesiyle görevine son verildi.

Bu nedenle Adalet Partisi darbelerin en büyük mağduru oldu.

Ardından;

 

TBMM kapatıldı.

 

Demokratik anayasa ortadan kaldırıldı ve askeri anayasa hazırlandı.

 

Tüm partilerin ve sivil toplum örgütlerinin kapısına kilit vurularak mal varlıklarına el kondu.

 

650 bin kişi gözaltına alındı.

 

1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

 

Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

 

71 bin kişi TCK'nin 141, 142 ve 163. maddelerinden yargılandı.

 

98 bin 404 kişi ise "örgüt üyesi olmak" suçundan yargılandı.

 

7 bin kişi için idam cezası istendi.

 

517 kişiye idam cezası verildi.

 

Haklarında idam cezası verilenlerden 50'si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1'i Asala militanı).

 

İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis'e gönderildi.

 

300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

 

171 kişinin "işkenceden öldüğü" belgelendi.

 

Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi.

 

14 kişi açlık grevinde öldü.

 

16 kişi "kaçarken" vuruldu.

 

95 kişi "çatışmada" öldü.

 

73 kişiye "doğal ölüm raporu" verildi.

 

43 kişinin "intihar ettiği" bildirildi.

 

388 bin kişiye pasaport verilmedi.

 

30 bin kişi "sakıncalı" olduğu için işten atıldı.

 

14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

 

30 bin kişi "siyasi mülteci" olarak yurtdışına gitti.

 

937 film "sakıncalı" bulunduğu için yasaklandı.

 

23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

 

3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hâkimin işine son verildi.

 

400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi.

 

Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

 

31 gazeteci cezaevine girdi.

 

300 gazeteci saldırıya uğradı.

 

3 gazeteci silahla öldürüldü.

 

Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

 

13 büyük gazete için 303 dava açıldı.

 

39 ton gazete ve dergi imha edildi.

 

Zorunlu din dersi getirildi ve yine o dönemde Fetullah Gülen bu duruma ve tüm olanlara övgüler yağdırdı.

 

Generallerin yönetimindeki Milli Güvenlik Konseyi yasama, yürütme ve yargı yetkisini tek elde topladı.

 

Darbe Komutanı Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçildi.

 

1982’de halkın yüzde 92’sinin kabul ettiği darbe anayasası yürürlüğe girdi.

 

Yeni anayasa ile sendikalaşma ve grev hakkı kaldırıldı.

 

Yeni yönetimin KHK çıkarma ve OHAL belirleme yetkisi artırıldı.

 

1980 Askeri Darbesi ile artık kitle partileri dönemi sona erdirilerek cunta himayesinde kontrollü yeni bir ayırımcı siyasi düzen kurularak Gülen cemaatinin toplum ve devlet içinde yayılma kabiliyeti ile günümüze dek uzanan felaketlerin önü açılmış oldu.

 

Aradan 37 yıl geçmiştir;

Adalet Partisi 12 Eylül 2015 tarihinde yeniden kurulmuş olmasına rağmen ne yazık ki geçmişe ait demokratik hakları ve mağduriyeti hala iade edilmedi. Üstelik bu hak ve mağduriyet AKP hükümeti tarafından siyasi malzeme yapılarak sürekli istismar edildi.

 

Darbeler tarihinin gerçek ve ağır bedeller ödemiş muhatapları olarak 37 yıl sonra darbeci zihniyeti ve demokrasi karşıtlarını bir kez daha lanetle anıyorum. Ayrıca 12 Eylül 1980 günü kapatılmış olan partimizin 12 Eylül 2015 günü yeniden açılışının, ikinci yılını kutlamanın buruk sevincini sizlerle paylaşıyorum.