Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
merkez
Hasan TEMEL
Köşe Yazarı
Hasan TEMEL
 

REFERANDUM SANCISI

Siyasi parti liderleri arasındaki çekişmeler, demokrasinin gelişmişliği ile ilintili. Demokrasi zafiyetinin sürekliliği, bizi iç çekişmelerden mahrum bırakmıyor.! 70’li yıllarda, liderlerin uzlaşmaz tavırlarından doğan bıkkınlık, tepkilere sebep olmuş olsa da, toplumsal kutuplaşma, fikri bir temele dayanıyordu. Halk, yaşanan siyasi krizlerin müsebbibi olarak, parti liderlerini görüyordu. Yine de liderler, ülkenin temel meseleleri ya da seçimler söz konusu olduğunda, televizyon programlarına çıkarak bilgi edinme hakkını halka teslim ediyorlardı. Bu durum, iyi kötü, 90’lı yılların sonuna kadar sürdü.  Ne olduysa AKP döneminde oldu. 12 Eylül’ün açtığı yaraları sarma beklentisi boşa çıktığı gibi derinlik kazanması, siyasi ikbal olarak görüldü. Medya üzerindeki baskılar ve sosyal hukuk devleti ,gün be gün erirken halk, algı politikalarına mahkum oldu ve kavga tabana yayıldı. Demokrasiyi araç olarak gören AKP, muhafazakar seçmeni bloke etti. Bundan güç alan iktidar, başı dara düştüğünde, Referandum’u sığınılacak bir liman olarak gördü. Yazılı ve görsel medya üstüne karabasan gibi çökerek, elde ettiği sonuçları milli iradenin tecellisi olarak göstermeye çalıştı. AKP seçmeni, demokrasi ve cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünmüyor. Cumhuriyetle sorunu olan radikal seçmenlerin ise zaten böyle bir derdi yok. Seçim başarılarıyla zafer sarhoşluğu yaşayan bu kitle için, Recep Tayyip Erdoğan’a olan güven ve bağlılık her şeyden önce geliyor. AKP tabanı, muhalefetin tepkisini, Sayın Erdoğan karşıtlığına bağlamak suretiyle bizi bekleyen büyük tehlikeyi örtbas etmeye çalışıyor. Lidere duyulan hayranlığın dozu arttıkça, AKP seçmeni gibi CHP tabanı da, sertleşerek düşünce düzleminin dışına düşüyor.  * Hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Bugün AKP’ye oy veren, lakin Cumhuriyet ile bir sorunu olmayan demokrat bir kitle var. CHP’nin bu kitleye ulaşamamasının tek sebebi ,inandırıcı olamaması ve güven tesis edememesidir. CHP, kendisini bu çıkmazdan kurtarmalıdır. Referandum sürecinde CHP’nin izleyeceği yol önemli. Parti içinde sert muhalefet yapılmasından yana görüş belirten bir grup var. Bunu doğru bulmuyorum. Tam tersine, suçlayıcı olmaktan kaçınmalı ve siyaset iklimi olabildiğince yumuşatılmalıdır. Referandum önemli meselelerde halk iradesini belirlemek amacıyla yapılan bir oylamadır. İradeyi belirlemenin ön koşulu ise, referandum konusunun halka tüm detayları anlatılmasıdır. Maalesef, yangından mal kaçırır gibi halktan gizlenerek, Anayasa değişikliği oylamasına gidiliyor.     Bu Anayasa değişikliği ile Türkiye yol ayırımında. Köklü değişiklikler olacak olmakla birlikte kısa vadede çözümü mümkün olmayan yeni sorunlarla yüzleşeceğiz. Her şeyden önemlisi, bir tercih yapacağız. Bir orta doğu ülkesi mi yoksa çağdaş dünyanın bir parçası mı olacağız.? CHP bu minvalde “Hayır” kampanyasına start vermelidir. Parti kimliği üzerinden değil, toplumun tüm demokrat kesimlerin sesi olmalıdır. Kucaklayıcı, ayrıştıran değil bütünleştirici politikalarıyla halkın ezberini bozmalıdır. Legal radikal değişimlere kucak açan bir CHP’ye ihtiyaç var. Referandum çözüm üretemeyeceği gibi sancıyı daha da derinleştirecek gibi. “Evet” yada “Hayır” tercihin de bulunmadan önce bu oylamanın, partileri, parti liderlerini değil ,seksen milyonu ilgilendiren tarihi bir karar olacağı bilinci içinde olmalıyız. Hasan TEMEL
Ekleme Tarihi: 02 Şubat 2017 - Perşembe

REFERANDUM SANCISI

Siyasi parti liderleri arasındaki çekişmeler, demokrasinin gelişmişliği ile ilintili. Demokrasi zafiyetinin sürekliliği, bizi iç çekişmelerden mahrum bırakmıyor.! 70’li yıllarda, liderlerin uzlaşmaz tavırlarından doğan bıkkınlık, tepkilere sebep olmuş olsa da, toplumsal kutuplaşma, fikri bir temele dayanıyordu.

Halk, yaşanan siyasi krizlerin müsebbibi olarak, parti liderlerini görüyordu. Yine de liderler, ülkenin temel meseleleri ya da seçimler söz konusu olduğunda, televizyon programlarına çıkarak bilgi edinme hakkını halka teslim ediyorlardı. Bu durum, iyi kötü, 90’lı yılların sonuna kadar sürdü. 

Ne olduysa AKP döneminde oldu. 12 Eylül’ün açtığı yaraları sarma beklentisi boşa çıktığı gibi derinlik kazanması, siyasi ikbal olarak görüldü. Medya üzerindeki baskılar ve sosyal hukuk devleti ,gün be gün erirken halk, algı politikalarına mahkum oldu ve kavga tabana yayıldı.

Demokrasiyi araç olarak gören AKP, muhafazakar seçmeni bloke etti. Bundan güç alan iktidar, başı dara düştüğünde, Referandum’u sığınılacak bir liman olarak gördü. Yazılı ve görsel medya üstüne karabasan gibi çökerek, elde ettiği sonuçları milli iradenin tecellisi olarak göstermeye çalıştı.

AKP seçmeni, demokrasi ve cumhuriyetin tehlikede olduğunu düşünmüyor. Cumhuriyetle sorunu olan radikal seçmenlerin ise zaten böyle bir derdi yok. Seçim başarılarıyla zafer sarhoşluğu yaşayan bu kitle için, Recep Tayyip Erdoğan’a olan güven ve bağlılık her şeyden önce geliyor.

AKP tabanı, muhalefetin tepkisini, Sayın Erdoğan karşıtlığına bağlamak suretiyle bizi bekleyen büyük tehlikeyi örtbas etmeye çalışıyor. Lidere duyulan hayranlığın dozu arttıkça, AKP seçmeni gibi CHP tabanı da, sertleşerek düşünce düzleminin dışına düşüyor. 

*

Hep söyledim, söylemeye de devam edeceğim. Bugün AKP’ye oy veren, lakin Cumhuriyet ile bir sorunu olmayan demokrat bir kitle var. CHP’nin bu kitleye ulaşamamasının tek sebebi ,inandırıcı olamaması ve güven tesis edememesidir. CHP, kendisini bu çıkmazdan kurtarmalıdır.

Referandum sürecinde CHP’nin izleyeceği yol önemli. Parti içinde sert muhalefet yapılmasından yana görüş belirten bir grup var. Bunu doğru bulmuyorum. Tam tersine, suçlayıcı olmaktan kaçınmalı ve siyaset iklimi olabildiğince yumuşatılmalıdır.

Referandum önemli meselelerde halk iradesini belirlemek amacıyla yapılan bir oylamadır. İradeyi belirlemenin ön koşulu ise, referandum konusunun halka tüm detayları anlatılmasıdır. Maalesef, yangından mal kaçırır gibi halktan gizlenerek, Anayasa değişikliği oylamasına gidiliyor.    

Bu Anayasa değişikliği ile Türkiye yol ayırımında. Köklü değişiklikler olacak olmakla birlikte kısa vadede çözümü mümkün olmayan yeni sorunlarla yüzleşeceğiz. Her şeyden önemlisi, bir tercih yapacağız. Bir orta doğu ülkesi mi yoksa çağdaş dünyanın bir parçası mı olacağız.?

CHP bu minvalde “Hayır” kampanyasına start vermelidir. Parti kimliği üzerinden değil, toplumun tüm demokrat kesimlerin sesi olmalıdır. Kucaklayıcı, ayrıştıran değil bütünleştirici politikalarıyla halkın ezberini bozmalıdır. Legal radikal değişimlere kucak açan bir CHP’ye ihtiyaç var.

Referandum çözüm üretemeyeceği gibi sancıyı daha da derinleştirecek gibi. “Evet” yada “Hayır” tercihin de bulunmadan önce bu oylamanın, partileri, parti liderlerini değil ,seksen milyonu ilgilendiren tarihi bir karar olacağı bilinci içinde olmalıyız.

Hasan TEMEL

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gophaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler 2024 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler casinorulet.com casino siteleri