Göçmenler ile ilgili dev anketin sonuçları
Göçmenler ile ilgili dev anketin sonuçları
Bu basın toplantısında
Anket, hem Bulgaristan ve hem Türkiye’de eşzamanda aynı etnik ve kültürel kökenli toplam
İKİ DERNEK ELELE VERDİ
Neticeler, anketi gerçekleştiren iki göçmen derneğinin bundan sonraki çalışmalarına damga vuracağı gibi, Türkiye ile Bulgaristan arasında dostane ilişkilerin ve işbirliğini, hele Türkiye Cumhuriyeti’nin Balkan politikasının yoğunlaştığı, Bulgaristan’ın da Türkiye ile daha verimli işbirliği için çaba gösterdiği bir dönemde büyük önem arz etmektedir. Bu cümleden olmak üzere, anketin yapıldığı zaman Türkiye’nin AB üyeliğine alınması da aktüel gündem oluşturuyordu ki, gerçekleşmesi durumunda, iki ülke arasındaki devlet sınırını kaldırma zamanı gelmiş olacaktır.
SORULAR GERÇEKLERİ ORTAYA ÇIKARDI
Basın toplantısını Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Hayati DURMAZ kısa bir sunuş konuşmasıyla açtı. Genel Başkan öncelikle dev anketi iki ülkede birden aynı zamanda ve başarıyla gerçekleştiren dernek kadrolarına, bu işe emeği geçenlerin hepsine, gönüllü katılımcılara, yardımlarını esirgemeyen muhtar, öğretmen ve belediye görevlilerine teşekkür etti. Anketin başarısında Dernek yöneticilerinin olduğu kadar üyelerin de çok katkısı olduğunu özel olarak belirtti. Sonuçların broşürler halinde hem Türkçe hem de Bulgarca yayınlanacağını bildiren Genel Başkan bir ilk olan ve iki ülkede daha ilk günde yankılanan bu isabetli projenin gölgede kalmış pek çok soruna ışık tuttuğuna işaret etti. Halkla canlı temasın önemini vurguladı. Halka hizmette sınır tanımayan derneklerin çalışmalarını bilimsel raylara oturtma yolunu açtığını, etkinlikleri zenginleştirme zamanının geldiğini vurguladı.
BULGARİSTANDA YAŞAMAK İSTEYENLER ÇOĞUNLUKTA
Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneğinin Genel Başkanı sözü alarak değerli fikirlerini somut rakamlarla açarken ankete katılanlardan %
TÜRKİYE’DE
Bultürk Genel Başkanı Sofya “
Seçimlere birlikte katılmak gelenek oldu. Türkiye’de yaşayan Bulgaristan Türklerinin çifte vatandaş statüsüne de değinen Genel Başkan, modern iletişim çağı Bulgaristan’a ve Türkiye’ye olan ilgiyi, geleneksel Türk ailesinin yaşayış tarzına olan ilgiyi arttırdı. Bulgaristan’a
Anketin politik nitelik taşımadığını, siyasi amaçlı olmadığını vurgulayan Prof. Dr. H. Durmaz, aynı coğrafyayı paylaşan, benzer yaşam biçimlerinde benzer kültürel geleneklerle yaşayan insanların ortak sorunları olması doğaldır, derken, iki komşu ülkede benzer sorunları aynı yöntem ve araçlarla çözme yollarını arayıp, derneklerin sunduğu hizmetleri daha etkin duruma getirmeliyiz, diye konuştu.
Ardından Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Sn. Sadullah Sipahioğlu da konuşmasında;
SORUNLAR VE İSTEKLER BELİRLENDİ-“Bulgaristan’da ve Türkiye’de yaşayan soydaşlarımızın karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi ve ülkeler arası politikaların belirlenmesi açısından büyük önem taşıyan bu yapılan anketin her iki ülkenin de birbirlerine kavuşmasında ve dostluğunda büyük rol oynayan soydaşların istek ve şikâyetleri, birinci ağızdan kamuoyu ile paylaşılıyor. Bulgaristan’da yaşayan yaklaşık
İKİ DİLLİ AB VATANDAŞLARI
Diğer sorulara verilen yanıtlarda ortaya çıkan gerçek şöyle özetlendi:
Bu dev anketin daha büyük kısmı
Anket, Bulgaristan Türklerinin köy ve kentlerinde yerleşik bir hayat tarzı sürdürdüğünü ortaya koydu. Türkçe ailede ve yerleşim yeri ilişkilerinde, üretimde ve ticarette esas kullanılan dildir. Katılımcıların Bulgarlarla ve diğer etniklerden ailelerle iyi komşuluk ortamında yaşadığı, son dönemde komşuluktan doğan ciddi problemler yaşamadıkları, saygı ortamının pekiştiği ve karşılıklı hoşgörünün her yere yerleşmekte olduğu sonuçlara yansımıştır.
İSTATİSTİĞİN DİLİ
Gazeteciler önünde anket sonuçlarını istatistik bakımdan irdeleyen İstanbul Üniversitesi’nden Dr.Müjgan DENİZ, anketin hem Bulgarca hem Türkçe, iki dilde ve iki devlette eşzamanlı yapıldığına dikkati çekti. Daha önce böyle bir anket yapılmadığını söyledi.
AKTİF ETNİK TOPLULUK –
Katılımcılar, erkek ve kadın, aktif çağda, %
EKONOMİK DURUMUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ -
Kitlenin ekonomik durumu, parti ve liderinin seçmenle samimiyeti, reel gündeme yeni seçimler aranıp bulunması kapıyı açacak yeni anahtar olabilir.
GOCUNMA ZAMANI DEĞİL
Burada ters olan nedir? Bu olaya HÖH’e olan politik güvenle ne ilgisi var diyebilirsiniz. Özgürlükler herkese istediği yerde yaşama ve çalışma hakkı tanımadı mı!
Evet öyle ama. Bulgar yunan sınırı kalkınca bizim Rodoplular neden kendi tütününü kendi tarlasında yetiştirmiyor da, Yunana “kölelik” etmeyi tercih ediyor? Hiç düşündünüz mü? Çünkü Yunanistan AB’den tütün için teşvik alıyor ve elini cebine sokmadan bizim tütüncüleri “katır gibi” çalıştırıyor. İşin politik yanı burasıdır. Neden bu teşvik AB tarafından bizim tütüncümüze de verilmiyor?
HÖH bu uğurda
Yunanistan’da bakılan her iri baş hayvan için daha yılın başında çobanlara özel prim ve teşvik ödenirken, bizim hayvancılarımıza bu paralar neden sağlanamıyor? Ne zaman sağlanacak? Ne zaman sağlanırsa kaybedilen güven de kendiliğinden geri dönecek.
Ankete yansıyan
MODERN MESLEKLERİ ÖĞRENMEK İSTİYORLAR
Bulgaristan Türklerinin mesleki durumunu açıklayan
HEM TÜRKÇEYİ HEM BULGARCAYI SU GİBİ BİLENLER –
ORTAK KULLANILACAK ÜÇÜNCÜ DİL
Ankette Bulgaristan Türklerine üçüncü bir dil bilip bilmedikleri sorulmadı. Sorulsa iyi olurdu. Çünkü bilgisayar çağında, AB üyesi
TÜRKLER HUZUR İSTİYOR-
Bulgaristan Türkü kimliğine ilişkin olan
ŞÖVENİZM ZAMANI GEÇTİ
Aşırı milliyetçi, şoven saldırıların geçen yüzyıl açtığı yaraların kapanmadığı, sızıların dinmediği ortada, her temasta belli oluyor. Son
“Türkler Türkiye’ye!” çığlıkları yükseliyor. Sofya, Plovdiv, Varna sokaklarında, tren ve otobüs istasyonlarında Türkiye Cumhuriyetinin AB üyeliğine alınmasına karşı imza topluyorlar. Korktukları jeopolitik, jeo-ekonomik ve jeo - kültürel önemi artan, Balkanlar’da tarihsel köklerine ve geleneksel değerlerine dönmesi halk kitlelerince destek gören Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne entegre olmasına engel olmaktır.
Aslında onlara böyle bir ödev veren yok gibi. Halkımızın dediği gibi “kendi gelin kendi damat” olan haydut bozuntuları su bulandırma peşinde.
Cami duvarlarını karalayan, ezan sesine küfür eden, Türkçenin yasaklanmasını, Türkçe TV ve radyo yayınlarımızın kapatılmasını isteyenler de hep onlar. Korktukları Türk kimliği’dir. Ana dilsiz ve etnik kültürsüz kimliğimiz güçlenemeyeceği için hortladılar. Bu açıdan, Türk kimliğimiz bugün de tehlike altındadır.
Güneş balçıkla sıvanmaz: Anket de ortaya çıkarmıştır ki, Türk kimliğimizi zenginleştirmek için
Bulgaristan Türklerinin Rodoplar’da, Rila’da, Deriorman’da ve Dobruca’da kimlik davası devam etmektedir. Bulgaristan’da Türk kimliğini köreltme çabaları dinmemiştir.
Hak ve Özgürlük Hareketi’nin bu konuda bütün Türkleri ve tüm Müslümanların, dünya kamuoyu önünde “garantörlük” rolü üslenmesi sözde kalmış, beklenen sonuçlar elde edilememiştir. Parti tarafından savunulan ideolojide Bulgaristan’daki Türk kültürü milli kültürden bir parça olarak kabul edilse de, etnik bir olgu olarak geliştirilmesi uğrunda fazla bir şey yapılmamış, son
TÜRKİYE VE BULGARİSTAN BELEDİYELERİ ELE LE–
Belediyelerin Türkiye Cumhuriyeti belediyeleri ile dostluk, kardeşlik ve işbirliği ilişkileri tesis etmesi, dans ve koro gruplarının yerel çerçeveyi aşıp dış ülkelerde de konserlere ve festivallere katılması son dönemin perspektifli etkinlikleri arasında yer alıyor. Kimlik belirleyen faktörler arasına bugün artık, dil bayramları, şiir okuma panelleri, gericiliği lanetleme günleri, saz ve tambura kursları, kitap tanıtma sergileri, edebiyat geceleri, konserler, geziler v.b. önem kazanıyor. Bu arada
ANA DİL DOSTLUKLAR DİLİ-
Basın toplantısındaki soru ve yanıtlardan ortaya çıkan bir gerçek de, bu iki derneğin yöneticileri tüm konularda ATAKA ve VMRO yöneticileri ile görüşmeye hazır olduklarını ortaya koyması ve “uzlaşmazlık” sorunlarını bire dek görüşmeye ve ortak çözüm aramaya hazır olduklarını beyan etmeleridir. Hatta bu basın bildirisine de kendilerini davet ettiklerini amma onlar her zaman olduğu gibi kaçak güreşmeyi tercih etmişlerdir,.
ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRSİ TOPLUMU–
Ankete katılanlar aynı zamanda bizim seçmenlerimizdir, onlar her defasında seçimlere en yoğun bir şekilde katılarak Sofya Parlamentosunda kendi vekillerini, köylerine kendi muhtar ve belediye başkanlarını seçti. Son meclis seçimlerinde mebus sayısını %
BU BASKILARIN YÖNÜ FARKLI–
Bulgaristan’da, iki yıldan beri politik sahnede gözlenen ve kamuoyu tarafından dikkatle izlenen sıkı bir politika devam ediyor. Ne ki, iktidarda olan GERP partisi, Başbakan Boyko Borisov hükümeti Bulgaristan’daki erk dışı baskı unsurlarına karşı koyuyor, devleti dolandıranlara, fidye için insan kaçıranlara, KDV dolaplarıyla devleti soymaya çalışanlara, vergi kaçıranlara, gümrük kaçakçılarına, uyuşturucu tacirlerine v.b. karşı sert ve acımasız tedbirler uyguluyor, yeni yeni önlemler alıyor.
Olup biten halktan gizlenmiyor. “Ohtopod”, “Naglite” ve birçok başka organize suç örgütü yöneticileri, silahlı eylemcileri tutuklandı. Mahkemeye çıkarıldı. Hükümet hukuk devleti istemlerini, normlarını ve kriterlerini uygulamaya çalışıyor.
İş hayatında huzura doğru adımlar atılmış. Ankete de yansımış, bir şey gözden kaçmıyor. Hükümet tarafından yukarıda sıralanan dolandırıcı çetelerine karşı
AB’NİN EŞİT HAKLI VATANDAŞLARI
Karakteri bakımından çakışan bir soru da “AB üyesi olan Bulgaristan’da Türkleri ikinci sınıf vatandaş olarak görülüp görülmediğine dair sorudur ki, Bulgaristan’da yaşayan Türklerden ezici çoğunluğu olan %
Dil konusu incelenirken, Türkçemizin öğretilmesinde, TV yayınları ve diğer iletilim ve haberleşme araçlarının rol oynayıp oynamadığına ilişkin
Ankete katılanlar sorunu şöyle özetlemiştir: Anaların evde öğretebildiği Türkçe yetersizdir. Dil öğrenmede bir başlangıçtır, edebiyat dilimiz anaokullarında ve birinci sınıftan başlayarak okulda ve dil kurslarında okutulmalıdır. Bu işte taviz olamaz! Türkiye’de emekli olan anaokulu, ilkokul ve edebiyat okulu öğretmenleri geri dönüp köy ve kentlerinde ana dili öğretme seferberliği başlatmayı da dernek olarak düşünüyoruz.
BAŞ MÜFTÜLÜK SORUNU –
Dev anketin Bulgaristan’da Baş Müftülük krizine ilişkin aldığı sonuçlar, toplumsal ihtiyaçla çakışmamıştır. Bugün Bulgaristan Baş Müftülüğü etrafında dönen dolap, çok tehlikelidir. Her şeyden önce din adamlarının laik Bulgaristan’da din görevlilerinin toplum içindeki rolü ve yerine ilişkindir. T. Jivkov rejiminde
BAŞ MÜFTÜ ATANAMAZ
Savunulan tez nedir. Dr. Nedim Gençev Suudi Arabistan, Rabıta ve diğer Arap Din Kurumları, vakıfları ve devletleriyle sıkı fıkı ilişkilere girmişti. Bulgaristan Müslümanları arasında vahabizim, kökten dincilik, “al Kayda” taraftarlarının yer aramaya başladığından söz edilmeye başlamıştı. Bundan dolayı, Bulgaristan’da mahkeme kararıyla, politik atamayla Baş Müftü göreve getirilemez. Baş müftüler de artık kendilerini geliştirmeliler, onlar o koltukları dolduramadılar o sebepten de politikacılara yalvarır oldular.
Hacı Mustafa Aliş seçimle göreve gelmiş bir Baş Müftüdür (partinin seçimiyle). Vaat ettiği sorunların yerine getirilmesinde devamlı gecikmiştir. Sofya Müslüman Mezarlığı, İslam Enstitü Kompleksi, yeni bir ibadethane, vakıf malları gibi sorunlar çözüm bulmadı, bulmak için de bir çabası bile yoktu. Müslüman topluluğun gösterdiği hoşgörüye karşı gerekli tolerans sağlanamamış, İslam din müesseselerinin otoritesi yükseltilememiştir. Bulgaristan’da
Göze çarpan cenaze törenlerinde genç imamların daha aktif bir rol oynaması ve Mestanlı İmam Hatip Lisesi binası inşaatının devam etmesidir. Cenaze merasimleri bile yer yer değişikler baş göstermeye başlamış, fakat bu konuda bile kendisine söylenmesine rağmen önlem dahi almamıştır. Bulgaristan’da HOH’nın Müftülere ihtiyacı var amma bu gün tersini görmekteyiz. Baş Müftülük makam yeri olmaktan ziyade, görev ve hizmet yeridir o da Müslümanlara hizmet yeridir, siyasilerin değil.
Ankete katılan çoğunluğun da ifade ettiği gibi, demokratik toplumda laik din kurumlarında görev alanlar geniş katılımlı ve hür seçimle iş başına geçmeli ve müminleri şerefle ve onurla temsil etmelidir.
Yine belirtmek yerinde olur ki, Suudi Arabistan’da din adamı eğitme tezini ancak %
Bulgaristan parlamentosundaki Türk kökenli milletvekilleri-
Sofya Meclisi’nde Türk Millet Vekilleri’nin Türk etnik azınlığı yeterinde temsil ettiğine inanıyor musunuz, sorusuna ezici çoğunlukta “hayır” oyu alması, düşündürücüdür.
Anketin “Bulgaristan parlamentosundaki Türk kökenli milletvekillerinin Türkleri yeterince temsil ettiğini düşünüyor musunuz?” sorusu ele alındığında soruya “Türk milletvekilleri “ yerine HÖH milletvekilleri denseymiş, daha da isabetli olurdu, çünkü temsilciler etnik kimliklerine göre değil, politik partiyi temsilen seçilmektedir. HÖH açısından, ankete katılanlardan %
Bu anketin dile getirdiği gerçek duruma ilişkin beyanat veren bazı yerel HÖH yöneticileri ortaya çıkan sonuçları aptallık diye, en başta kendilerini kandırıyorlar. Durum ortadadır, bu durumun sorumluları da ta kendileridir. Halkın sözü somut istekleri ortaya çıkmıştır. HÖH güven kaybetmiştir. Bu, güvenin yeniden kazanılamaz, son meclis seçimlerine kadar yükseliş trendi gösteren HÖH’ün yeniden aynı dalgayı yakalayamayacağı anlamına gelmez. Bunu seçimlere bir yıl kala açıklamamız o aptalca demek yerine kendilerine çeki düzen vermeleri yerinde olurdu.
MİLLETVEKİLLERİ VE HALKIN SESİ
HÖH dışındaki siyasi partilerde Türklerin gerekli oranda yer ve görev alıp almadığı sorusuna verilen yanıtlar gerçek durumu yansıtmıştır. Son
HÖH dışındaki Bulgaristan Politik Partileri yönetimlerinde Türk temsilciler görev alsa da bu partilerin politik programlarında Türk ve Müslümanların hak ve özgürlüklerini, kültürel ve ekonomik edinimlerini koruma, genişletme ve arttırma gibi hedefler yer verilmemiştir.
SÖZE DEĞİL İŞE BAKIN
Anket sonuçlarına yansıyan ve çarpık bir durum ortaya koyan bir husus da şudur. ATAKA gibi partiler yolsuzluk, yetersizlik ve dolandırıcılığa karşı sert dille eleştirel çıkış yapıp zaman zaman tavır da aldığından dolayı, bu partilerin içinde kükreyen koyu gerici ve amansız Türk ve Müslüman düşmanlığının gözden kaçtığı dikkati çekiyor. Bir partiye şu ya da bu konuda sempati gösterirken, onun ana politik çizgisini, Türk ve Müslümanlara karşı düşmanca saldırılarını gözden kaçırmamak gerekir.
Ankete katılanların, Bulgaristan’da Türklere, Türkiye’ye ve İslam dinine karşı koyu gerici bir politik düşmanlık dalgası kabardığını görebildikleri kesin yansımıştır.
Demokrasiye geçiş döneminde gericiliğin yeniden şahlandığı, demokratik süreçlerin derinleşmesini engellemeye çalıştığı dikkatini çekmiştir. Soydaşlarımız da dâhil, Bulgaristan’da yaşayan yakınlarımız koyu milliyetçi eğilimin gizlediği tehlikeleri zamanında sezebildi, demokratik kazanımlarını, özgürlüklerini koruyabilmek için ortak değerler ve mevziler etrafında yer almaya artık kesin yönelmeye başlamıştır.
ZAMANI DOLMUŞ SLOGANLAR
“Türklere Avrupa’da yer olmadığı” ya da “Türklerin Avrupa’dan kovulması!” görüşü bundan
GİRİŞİMCİLİĞİMİZ DEVAM EDEDECEK
Vekillerimizin değişik komisyonlarda karma bölgelerin sorunlarını tatmin edici düzeyde savunmadığı gerçeği ortaya çıkmıştır. Tabii bu bütün belediyeler için söylenemez. Olaya ekonomik açıdan bakarsak, geçen meclis süresinde HÖH hükümet ortağı idi ve Burgaz ili Ruen belediyesi muhtarlıkları AB SAPART ve İSPA programlarından en fazla yatırım sağlayıp, değişik işler yaptılar. Ne ki, bunlar hep alt yapı, yol, atık su kanalları, dere yatakları, köprü, sıva boya işleriydi. Açılan bir işyeri, kurulan büyük ölçekli bir tarım tesisi iş arayanların yüzünü henüz güldürmedi.
ALTERNETİF ÜRETİMLER
Kırcali Belediyesi de muhtarlıklara atık su arıtma istasyonları kurdu, içme suyu havza ve kanalları açtı. Ne ki ne Güney’de ne de Kuzey doğu Bulgaristan’da, bu arada Deliorman’da tütüne alternatif tarımsal üretim başlatılamadı. Köylüler kendileri sulanır arazilerde yerinde kazanç getiren sebze üretimine geçiyor.
TÜRKİYE ŞİRKETLERİ AKTİF
Burada
GÜNLÜK GAZETE VE PERİODİK DERGİ –
Yasaklı yıllarda sevmenin bile en iyi ana dilinde olduğu görüldü. Bu bakımın
Bulgaristan’da karma bölgelerde iki dilli bir okur dinler izler katman oluştuğu ortaya çıktı. Bundan dolayı önce haftalık ve daha sonra da günlük Türkçe ve Bulgarca bir milli gazeteye, bir edebiyat bir de ihtisaslaşmış tarım dergisine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır.
Zamanla Internet böyle bir ihtiyacı azaltabilir ama şu dönemde aktüel konuları geniş işleyecek, tarım konularında üreticiyi alternatif üretimlerle, pazar politikaları ve teşvik sistemleri ile bol bol bilgilendirecek, Avrupa Birliği program ve araçlarından yararlanmayı her bireye iletecek, edebiyat ve spora geniş yer verecek, bol ilan yayınlayıp pazarın nabzını tutacak, sağlık ve çocuk eğitimi gibi konulara eğilecek yazılı yayın organlarına, görsel araçlara ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır. Daha ilginç ve zengin TV ve radyo programlarıyla seyirci ve dinleyicilerimizi dış elektronik yayınların gölgesinden çekip, iç ve AB problemlerine yönlendirme zamanı gelmiştir.
Yine bu konuya bağlı olarak “Yakın çevrenizde Bulgarlarla evlenen var mı?” (
BALKANLARA DEĞİŞŞİK YOLLARDAN GELMİŞİZ –
“Bulgarların Ata Yurdu neresidir? (
İŞİ LİDERİN DE AYNASI –
Bulgaristan’da en dürüst parti lideri kimdir? Sorusuna verilen yanıtlarda ise, Başbakan Boyko Borisov %
Bu yansıma, her şeyden önce Bulgaristan Türklerinin barıştan ve adaletten yana olduklarını, toplumsal huzur aradıklarını, demokrasiden yana olduklarını bir daha ortaya koydu.
Son iki senede, sokaktaki anarşinin durdurulması, toplumun sakinleşmesi, hukuk düzenine doğru atılan adımlarla gelen güvenin artmasını, yargının demokratikleşmeye doğru ilerlemesi, Avrupa değer yargılarının kendini his ettirmeye başlaması Bulgaristan Türklerinin gözünden kaçmamıştır. Banka kapısında, evinden çıkarken, araç sürerken, kahve içerken öldürülen
GÜNÜN İHTİYAÇLARINI ÇÖZEN PARTİ -
YENİ BİR BAŞLANGIÇTIR
İki ülkede aynı zamanda yapılan bu anketin sonuçları bundan sonra çok tartışılacaktır. Bulgar toplumunun reddin reddi, yani faşizm ve totalitarizmi tüm illetleriyle yâdsıma, politik sahneden tamamen silip süpürme, demokrasi ve insan sevgisini yaşama çağırma zamanı yaşadığını gösterirken, biz hep bir “geçiş döneminden” söz ettik, “geçiş dönemi” bir umutla yaşama dönemidir, aslında. Bir asır biriken milliyetçi gerici faşist ve daha sonra totaliter zehirden kurtulma zamanı. Kötülüklerin tarihin çöplüğüne akıp gitmesine
KATILIMCILAR BİLİNÇLİ VE UYANIK
Dikkati çeken bir özellik de, ankete katılanlara hem Türkçe hem Bulgarca hem de Fransızca olarak sunulan “bütünleşme”, “integration” sözünü anlamasıdır. Totaliter rejimde çok sık kullanılan bu terim katılımcıları ürküttü. Ret edilen rejim “bütünleşme” sözünün ardına hem “eritme”, hem “asimile etme” deyimlerini eklerdi ki, insanımız bu baş ağrısı iyice bıkmıştı, şimdi birden yeniden tiksindi. Değişen durumla bu kavramın anlamında meydana gelen yeni içeriksel muhteva, farklı bir gerçekliği gündeme getiriyor.
Dev ankete katılan
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.