Yassıada 'Demokrasi Adası' oluyor
Yassıada 'Demokrasi Adası' oluyor
Demokrasi tarihimizin yüz kızartıcı alanlarından biri…
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, 1960 İhtilali’nin ardından acı dolu hatıraların yaşandığı Yassıada’da incelemelerde bulundu. Çok sayıda gazetecinin katıldığı gezide Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkanı Sefer Kocabaş da yer aldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Adalar Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ile Sivriada ve Yassıada üzerinde önce helikopterle incelemelerde bulundu. Bakan Ertuğrul Günay ve beraberindekiler ardından tekneyle Yassıada’ya gelerek 27 Mayıs darbesinin ardından mahkeme salonuna dönüştürülen spor salonunu ve Adnan Menderes’in tutuklu kaldığı cezaevi odasını gezdi. Günay, tutukluların getirildikleri alanları gezerken “zulümleri batsın” diye konuştu.
Burada gazetecilere açıklama yapan Ertuğrul Günay, sözlerine, “Burası bizim demokrasi tarihimizin, hukuk tarihimizin en acılı, en yüz kızartıcı olaylarının sergilendiği mekanlardan birisi diye başladı. Bu salonun, 27 Mayıs askeri darbesinden sonra, halk oyuyla seçilmiş bulunan bir siyasi iktidarın temsilcilerinin cumhurbaşkanı ve başbakanı dahil olmak üzere yargılandığı, olağanüstü yargılamaların yapıldığı bir mahkeme salonu olduğunu hatırlatan Bakan Günay, 27 Mayıs askeri darbesinden sonra Demokrat Parti iktidarının bütün temsilcilerinin bu adada tutuklu olduklarını ve burada kurulan olağanüstü bir mahkemede yargılandıklarını anlattı.
Adadaki yapılar bakanlığa devredildi
Yaşı yarım yüzyılı geri bırakanların radyodan bu yargılamanın sesle yayınını hatırladıklarını ifade eden Günay, “Burada olağanüstü bir mahkeme kuruldu. En acımasız ve o zamanki darbe iktidarının siyasi iktidara karşı en fütursuz davranabilecek yargıçları toplandı. Burada dünyanın demokrasi tarihinin, hukuk tarihinin yüzünü kızartan yargılamalar yapıldı” dedi.
Dönemin mahkeme başkanı Salim Başol'un Yargıtay üyesi olduğunu ve daha önceki yıllarda Tan matbaası olayından sonra Sabiha Sertel ve Zekeriya Sertel'i de mahkum etmesiyle tanınan bir yargıç olduğunu hatırlatan Günay, şöyle konuştu; “Burada böyle bir yargılama sergilendi. Çevredeki yapıların bir kısmında da cumhurbaşkanı ve başbakan dahhil olmak üzere Demokrat Parti bakanları, milletvekilleri tutuklu olarak bulundular ve sınırlı sayıda insanın da yargılamaları sözümona izlemesine imkan veriliyordu. Mekan askeriyenin yönetimindeydi, son zamanda Sayın Başbakanın da talimatlarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredildi bütün buradaki yapılar...”
Kültür ve turizm iç içe olacak
Burada ne yapılabileceği konusunda bir ön inceleme yapmak için geldiklerini dile getiren Günay, şöyle devam etti; “Elbette burada yaşananları anlatan bir müze düzenlemesi mutlaka yapacağız. Bu mekan tekrar bir mahkeme salonu görüntüsüne, o dönemdeki hukuksuzlukları anlatan, yargı kararlarını da belki bir biçimde burada sergileyerek bir mahkeme salonu görüntüsüne dönüştürülecek. Tutukevi olan bölümler de, Celal Bayar'ın, rahmetli Menderes'in ve bütün öteki tarihimizde bildiğimiz önemli kişilikleri belki eşyaları ve çeşitli canlandırmalarıyla, tutukluluk dönemini yansıtan bir müze düzenlemesi yapılacak. Bir anlamda bir demokrasi müzesi yapacağız burada... Ama bundan ibaret olmayacak çevrede çeşitli kültür etkinlikleri yapılacak bir alan, belki küçük bir konaklama tesisi, sergi salonları, toplantı salonları gibi başka alanlar gibi düzenlemeler de yapacağız. Gelirken Sivriada'ya da baktık. Sivriada'da da tarihi taş ocağı belki amfitiyatro olarak kullanılıp, bir toplantı salonuna dönüştürülebilir.”
Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve diğer yerel yönetimlerin katkılarıyla düzenlemelerin yapılacağını ifade eden Günay, şunları kaydetti; “İstiyoruz ki Türkiye tarihiyle yüzleşebilsin. Türkiye'nin demokrasisi neden çok partili sisteme geçtiğimizin üzerinden 65 yıl geçmesine rağmen hala yeni kurumlaşabiliyor. Kuralları hala yeni oluşabiliyor. çünkü 1960'da bir darbe, 1971'de bir başka darbe, 1980'de bir başka darbe... Daha sonra da 28 Şubat'lar, 27 Nisan'da da çeşitli örselenmelerle Türkiye demokrasisi karşılaştı ve kurumlaşması o yüzden gecikti. bugün biz hala özgürlükçü yeni bir anayasanın, gerçek bir hukuk devletinin özlemini çekiyoruz. Bunun için tarihimizle yüzleşmemiz, ne olduğunu yeni kuşakların bilmesi, hatta dünyanın bilmesi gerekir. Yassıada hatta Sivriada bir anlamda bizim tarihimizdeki bu haksızlıklar, uğursuzluklar, olumsuzluklar yüzünden 'Yaslı ada' olarak anılan bir mekandı. Biz bu mekanlar demokrasi ve özgürlükler adası haline gelsin, bir tür vicdani yüzleşme mekanları haline gelsin diye düşünüyoruz.”
Halkın başbakanına 10 metrekarelik oda!…
Daha sonra Kadir Topbaş ve Hüseyin Avni Mutlu ile birlikte Adnan Menderes'in tutukluluğunu geçirdiği 10 metrekarelik odayı da ziyaret eden Ertuğrul Günay, bu küçük odada Türkiye’ye üç dönem halkoyuyla başbakanlık yapmış bulunan rahmetli Adnan Menderes’in tutuklu olarak bulunduğuna dikkat çekerek, “Zaten fotoğrafları da anımsayacaksınız, yakın tarihimize meraklı olanlar, köşede bir küçücük yatak, başında bir küçük sehpa ve bitkin, pijamalarıyla Başbakan Menderes, güleç yüzüyle burada onu tutuklamış olan ve burada nezaret altında tutan bir takım görevliler. Bu bizim tarihimizin ibret sayfalarından birisidir” diye konuştu.
Menderes’in iyi eğitim görmüş bir insan olduğunu, 1930’larda Serbest Fırka ile siyasete heveslendiğini, bölgesinde sevildiğini, 1946 yılında CHP milletvekili seçildiğini, daha sonra da Demokrat Parti kurucuları arasında katılarak Türkiye’de üç dönem başbakanlık yaptığını anlatan Günay, bütün karalamalara, iftiralara, suçlamalara rağmen Menderes’in hala milletin sevdiği bir siyaset adamı olduğunu vurguladı. 10 metrekarelik izbe odanın bir simge olduğunu aktaran Günay, “Yandaki bütün öteki odalar, Cumhurbaşkanı’nın, bakanların, milletvekillerinin kaldığı mekanlar. Bir ülken tarihinde halkoyuna karşı böyle suçlamalar, böyle suçlar işlenmişse, o ülkenin demokrasi yolundaki yürüyüşü çok meşakkatlidir, çok çilelidir. O yüzden bütün bu çileler bir vade sonra demokrasiyi kırılmaz bir hale getirir, çelikleştirir. Biz de böyle bir serüven yaşadık. Bu serüvenin başlangıcı işte buralar. Bu bizim demokrasi tarihimizin değil sadece, dünya hukuk tarihinin ve dünya siyasi partiler tarihinin en acı sayfalarından birisidir, en haksız, en yüz kızartıcı sayfalarından birisidir. Şimdi yarım yüzyıl sonra artık Türkiye Cumhuriyeti hem demokrasisine, hem halkına güvenen yeni bir devlet olarak demokrasi yolunda, hukuk devleti yolunda kararlı adımlarla ilerleyen sağlam bir cumhuriyet olarak kendi tarihindeki yanlışlarla yüzleşme cesaretini gösteriyor” şeklinde konuştu.
2014 yerel seçimlerine yetiştirilecek
Diyarbakır Cezaevi için de çalışmaların yapıldığını söyleyen Günay, “Yassıada’yı da bir müze, demokrasi ve özgürlükler adası haline getiriyoruz. Madımak’taki kebapçı ayıbına da son verdik. Türkiye’nin neresinde geçmiş yıllarda birileri tarafından suç işlenmişse, onlarla yüzleşme, onlardan ibret ders çıkarma ve bir daha olmasın diye yeni ibret mekanı yaratma niyeti ve gayreti içindeyiz” dedi.
Bu mekanların kullanım hakkının Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla kendilerine geçtiğini hatırlatan Bakan Günay, “Önce Büyükşehir Belediyemiz burasını plana işleyecek, arkasından nasıl fonksiyon vereceğimiz konusunda oturacağız, büyükşehrin, özel idarenin ve bakanlığımızın imkanları, sanıyorum ki, Sayın Başbakanımızın direktifiyle gerekli imkanları bulacağız. Sanıyorum bu dönem içinde yeni yerel seçim tarihinden önce inşallah hep beraber bu projeyi gerçekleştirmeye çalışacağız” diye konuştu.
Başkan Topbaş; “Adadaki tarihi doku gün yüzüne çıkartılacak”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da Yassıada’nın ‘demokrasi adası’ olmasının çok önemli olduğunu belirterek, Başbakan Erdoğan'ın da bu adanın bir ‘demokrasi adası’ yapılması yönünde talimatları olduğunu ve buranın projesini açıkladığını hatırlattı.
“Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul İl İdaresi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi birlikte Yassıada ve Sivriada’da hem Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kalan tarihi eserlerin gün yüzüne çıkartmak, hem de 1960 İhtilali’nde yaşananların gelecekte tekrar yaşanmaması için burayı demokrasi adasına çevirmek, bunu bir simgesel değer olarak koymak istiyoruz” diyen Başkan Kadir Topbaş, İstanbulluların bir kültür, turizm, destinasyon alanı olarak bu adalarla çok yakın ilişkiler kuracağına inandığını söyledi.
Adanın yıllarca ihmal edildiğini, berbat, salaş yapıların adeta bir çöküntü alanı oluşturduğunu vurgulayan Kadir Topbaş, “Bu kadar güzel bir şehirde önemli bir değer olan bu adaların boş kalması yazık. Burayı kısa bir sürede değerlendirip, en doğru projeleri ortaya koymak suretiyle hayata geçireceğiz” dedi.
Doğal yapı korunacak
Adada sonradan eklenen yapıların kaldırılacağını, simgesel yapılar ve tarihi eserlerin korunacağını da ifade eden Başkan Topbaş, şöyle konuştu; “Çok fazla ilave yapı içermeyen, doğal güzellikleri koruyan, ama adalara bazı fonksiyonları da yükleyen bir sistemi getireceğiz. Önce belediye olarak buranın yeni fonksiyonunu planlarımıza işleyeceğiz. Sonra projelendirme yapılacak. Müze, kültür, turizm adası gibi fonksiyonlar var. Uzmanlarla, mimarlarla oturulup bu adalardaki ana fikir ortaya çıkacak.”
Adaya başka fonksiyonların verilip verilmeyeceği şeklindeki bir soruyu cevaplandıran Topbaş, bu adanın simgesel bir değerinin var olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti; “Yassıada’da 1960 İhtilali’nin getirdiği izler var. Adanın demokrasi adası olması çok önemli. Bu haliyle çok farklı bir yansıması olacak. Diğer taraftan İstanbulluların ve turistlerin uğrak yeri olacak önemli bir yer ortaya çıkacak. Demokrasi adasını gölgede bırakacak bir takım başka fonksiyonlar ve etkinlikler istemeyiz. Buraya başka fonksiyonlar konmaz. Burada bir takım izler var. Bunların gün yüzüne çıkartılması yeterli. Baskın gelecek başka projelerle adayı etkilemek yanlış olur.Ama tabi İstanbul bir ülke özelliği taşıyor. Diğer tarafta da prens adaları olarak nitelendirilen adalarımız var. Bu adaların tekrar elden geçerek turizme çok daha farklı şekilde hizmet edecek hale getirilmesi gerekiyor. Bunlarla ilgili projelerimiz var.”
Topbaş, adada butik otel düşünülüp düşünülmediğine ilişkin bir soru üzerine Topbaş, “Bunlar detay, gelen misafirlerin hangi taleplerinin ve ihtiyaçların karşılanması önünde gerekli çalışmalar yapılacaktır. Bu yol haritasına göre projelendirme yapılacak. Sayın Bakanımızla birlikte burada bu konuyu iyi bilen uzmanlarla ve meslektaşlarımızla oturup bir fikir teatisinde bulunacağız. Neler yapabileceğimizi tartışacağız. Tabi ki insanın geleceği yerde sosyal donatı alanları da olur. Bir takım sosyal tesislere, belki ufak bir konaklamaya ihtiyaç olur. Bunlar projede öngörüldüğü taktirde yapılır” şeklinde konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.