AKP’nin sandığa dahi tahammülü kalmadı.
Bu zihniyetin aparatı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sözüm ona,sorun üreten değil sorun çözen müreffeh bir Türkiye’nin müjdecisi olacaktı.
Ama müjde değil kabus oldu! Çünkü sistem mucitleri, kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe saydılar.
Yetkileri tek elde toplayıp demokrasi güçlerini hedef aldılar!
Korku iklimi ile apolitik kesimleri susturdular.
Ve CHP’nin gerçek oy oranının kamuoyuna yansımasını kamufle ettiler!
Olası erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde%40 duvarını aşındıracağını bildikleri içinde CHP’ye savaş açtılar!
CHP ise ezber bozmaya devam ediyor.
Genel Başkan Özgür Özel, solcu bir lidere yakışır şekilde yepyeni bir muhalefet kültürü geliştirdi.
Bu kültürü halkın sevgi bağıyla harmanlayıp iktidarın kimyasını bozdu.Artık CHP iktidarına ramak kaldı.
Fakat, sol cenah yine “amaları” bol cümleler kurmaya devam ediyor.Sazı eline alan mırıldanıyor.
“Ben CHP’li değilim ama sandığa gidip CHP’yi destekleyeceğim” nağmeleri kulakları tırmalıyor.
Acaba farklılıklarımıza değil de yükselen toplumsal muhalefete odaklansak daha mı iyi olur diye düşünmeden edemiyorum.
CHP’li olmak ya da olmamak erdem değil.
Katılım gösteren bir kesim, zaten bir partiye yada STK ‘ya aidiyet gütmediğini açıkça söylüyor.
İnanın Özgür Özel’de partili olmayanlarla buluşmanın hazzını fazlasıyla yaşıyordur.
Üstelik, “Toplumsal muhalefet,Özel’i sokağın belirleyiciliğine ikna etmiş” gibi üstenci bir bakışla küçümseme tavrı dermansız bir hastalığa dönüşmüşken,bu minvalde verilen destek ve kurulan cümleler hem CHP’ye hem de toplumsal harekete zarar veriyor.
imse bir adım önde ya da bir adım geride değil.
Halk yoksulluğun pençesi altında!
Kimin hangi parti yada STK mensubu olduğunu da umursamıyor.
CHP yasal zeminde siyaset yapan bir kitle partisi.
Emek sermaye ilişkisinde denge unsuru olmayı kendine görev bilir.
Çelişki halinde ise tercihini emekten yana koyan sosyal demokrat bir partiye dönüşür.
Hedef belli!
“Özgür Birey- Örgütlü Toplum- Demokratik Devlet“ Bu uğurdasizler kadar dün olduğu gibi bugün de CHP bedel ödedi ödemeye de devam ediyor.
Esas mesele, bedel ödeme koşullarının bertaraf etmektir.
Bununiçin de CHP’nin “adayımı yanımda sandığı önümde istiyorum” siyasetine sahip çıkılmalı ve buna halel getirecek girişimlerden kaçınılmalıdır.
Çünkü iktidar sandık koymak istemiyor.
Unutulmasın ki olası bir CHP iktidarı, refah toplumunun sigortası olacaktır.
Aynı zamanda, üniversitelerin ve sosyalist partilerin demokrasi mücadelelerine alan açacaktır.
Hiç olmadık kadar demokratik siyaset iklimine yakınlık söz konusu!
Halk bize, tüm demokrasi güçlerine, sokak ve meydan siyasetine anayasal çerçevede öncülük yapan CHP’ye sahip çıkma görevini tevdi ediyor.
Aksi takdirde CHP’nin sıradanlaşmasına ve demokratik sosyalist solun tükenişine şahit oluruz ki bu hiç kimseyi mutlu etmez.
Halk artık uyandı.Ülkenin demokrasiden yana bütün renkleri, bağımsız özgür iradeleriyle sokak ve meydanlara akıyor!
Bu nedenle günümüz sandık demokrasisinin mutlak sahibi olan CHP’yi ötekileştirme gafletine düşmeyelim.
Ülkenin yeniden hukuk devletine dönüşmesine ‘amasız fakatsız’ destek olalım.
Çünkü bu ortaklaşma,bir ahlaki gereklilik olduğu gibi toplumsal kurtuluşumuzun da teminatı olacaktır.
Hasan TEMEL