Siyasi partilerin ilçe başkanları, sadece parti üyelerine değil, o ilçede yaşayan herkese hitap edebilmelidir.
Fakat son yıllarda ikili ilişkiler sonucu, bizim adamımız, bizim ekipten gibi söylemlerle ilçe başkanları atanıyor.
Elbette siyasette sadakat önemli ama kitlelere ulaşmak, mevcut oyları koruyup, artırmak için liyakatte önemli.
Güçlü siyasi bir figür olarak görülen isimler, yarın önümüze rakip çıkabilir diye ilçe başkanı yapılmak istenmeyebilir.
Ama bu durum dava bilincine ve partinin büyümesine zarar verici düşüncelerdir.
İlçe başkanının liderlik vasfı olduğu kadar, sokakta selam vererek yürümesi, durup insanlarla çay içebilmesi, toplumun katmanları ile rahat iletişim kurması gerekir.
Aynı zamanda ilçesinin sorunlarını bilip, çözüm noktasında gayret içerisinde olmalı.
Ak Parti Gaziosmanpaşa’da Fatih Aydemir’in istifasından sonra, kırk gündür yeni ilçe başkanı atanmadı.
Yani ilçenin kırkı çıkıyor.
Şu anda Ak Parti’de ilçe başkanı olmuş veya olmamış sokağın umurunda değil.
Herkes rutin hayatını yaşıyor, işine gücüne bakıyor.
Siyasi cenahta çok küçük bir kitle dışında, kimin ilçe başkanı olacağı ile de ilgilenen yok.
Fakat sahada bıraktığın boşluğu başkası doldurur.
Siyaset boşluk kabul etmez.
Kaptansız gemi, denizde bir sağa bir sola salınarak gider.
Ak Parti şu anda Gaziosmanpaşa’da kitlelere ulaşma ve temsil noktasında kırk gündür zafiyet yaşıyor.
Mevcut ismi geçenlerin bazıları yeterli görülmüyor veya bazılarında ise siyasi ağırlık fazla görülüyor.
Bir siyasi ağabey arayışı devam ederken; karar vericiler de arada kalmış gibi duruyor.
Bence bu süreçte ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi olarak partiyi sırtlayabilecek bir isimle yürümek doğru olur.

