Bin küsür denetim sınavından yüzünün akıyla çıkan İBB ve CHP, iktidarın aparatı olarak gördüğü yargı tarafından kuşatma altına alındı.
Gösterdikleri direnç ise takdire şayan!
Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanlığına aday olacağını açıkladığı andan itibaren rüzgarlar tersten sert esmeye başladı.
Hak, hukuk, adalet hak getire!
Gaye kurgulanan oyunu bozacak güce sahip olduğunu gördükleri İmamoğlu’nu diskalifiye etmek ve CHP’yi dizayn etmek!
En kolay ve etkili yolu da içten çökertmekti!
Parti içinde birkaç siyaset düşkününün ifadelerine dayanarak yetkili kurulların görevlerini kötüye gerekçesiyle uzaklaştırılmalarına dair dava açtır, yaslan koltuğuna beklemeye geç!
Öyle de oldu…
Ankara 42.Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen CHP 38.Olağan Kurultayı iptal davası 30 Haziran ’a ertelendi.
Gaye adalet değil, yargı sopasını“Demokles’in kılıcı”gibi CHP ve İmamoğlu üstünde sallandırmak suretiyle baskı altında tutmak.
Kapatılması için elde delil de yok.
Yine de kamuoyunun ortak kanaati, kurultayın iptaline dönük bir mahkeme kararının çıkması hiç de ihtimal dışı olmadığı yönünde.
Kurultay iptal edilir mi?
İptal edildiği takdir de kayyım atanır mı?
Parti yönetimi eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na teslim edilir mi?
Hepsi mümkün.
Merak edilen bu sorulardan ziyade, Kılçdaroğlu’nun görevi kabul edip etmeyeceği!
Malum, yargının siyasete müdahalesinin zirve yaptığı bir dönemden geçiyoruz.
Kabul ederse, üzülmem, şaşırmam, mutlu olurum.
Çünkü tarihsel sorumluluk,CHP’yi temsil kabiliyetinden uzak ve varlığıyla geçmişini reddeden bir kadro ile yönetilmemesini gerektirir.
Kılıçdaroğlu’nun kararı her ne olursa olsun parti bütünlüğünü kapsayıcı olduğu sürece tüm CHP’liler tarafından saygıyla karşılanır.
Şimdi biraz zamanı geriye saralım!
Son kurultay yarışının kaybedeni Kemal Kılıçdaroğlu kazananı ise Özgür Özel oldu.
Ne mi oldu sonra?
Önce, Kurultayı ileri bir tarihe ötelemek isteyen, ardından mecbur kalınca genel kuruldan güvenoyu alamadığı halde ikinci tur da çok ağır yenilgiye uğrayan bir Kılıçdaroğlu izledik.
Bu tavır itibar zedelenmesine ve parti içi huzursuzluğa kaynak oluşturdu!
Umarım görevi kabul ederde, CHP’nin tarihsel kimliğine yaraşır şekilde partiyi güvenli limana çeker ve zedelenen siyasi itibarını geri kazanır.
Lakin Kılıçdaroğlu net değil.
Partiyi ve kamuoyunu meşgul eden tartışmalara zemin hazırlıyor ve partinin bütünlüğüne zarar veriyor.
Oysa aklın yolu bir!
Görüşlerine kısmen katıldığım TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın dediği gibi “Kılıçdaroğlu görevi kabul etmeli,
mevcut Parti yönetimini sahiplenmeli ve partiyi Olağanüstü kurultaya taşımalı, asla genel başkan adayı olmamalı Özgür Özel’in genel başkanlığına destek vermeli” kaybolan prestijini geri kazanmak için örgütsel bütünlüğü öncelemelidir.
Bence bu, istem dışı da olsa ava giderken avlanan bir iktidarın CHP’ye sunduğu tarihi bir fırsat!
Bu fırsatı CHP lehine çevirmek Kılıçdaroğlu’nun elinde.
Ya misyon ve vizyon sahibi ya da giderayak CHP’ye kayyım atanmasına vesile olan bir genel başkan olarak CHP tarihindeki yerini alacak!
Temenni bizden, karar son imtihanını vermekte olan Kılıçdaroğlu’ndan!
Bekleyip görelim.
Hasan TEMEL