Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
merkez
Hasan TEMEL
Köşe Yazarı
Hasan TEMEL
 

Milli İrade Sahadan Çekildi..!

Başkanlık Sistemi yeni bir şey değil… Halk bu sistemi iyi biliyor ve uyum sorunu yaşamayacak.! Bunu diyen Cumhurbaşkanı, Sn Recep Tayyip Erdoğan… Olmayan şapkamı önüme koyup düşünmeye koyuldum..! Acaba gerçekten öylemi diye..? Kendimce, bir farkla haklılığına karar verdim..!600 yıllık bir Osmanlı geleneğimiz var… Referansı din olan, ümmetçi, yurttaşlık bilincinden uzak, babadan oğula geçen, bir tek adam saltanatı… Tek partili dönem de, Cumhurbaşkanı tarafından aynı kefeye konuyor.70 yıllık parlamenter sistem hariç, bu toplum, tek adam yönetimine pek uzak sayılmaz.!Zaten kısa bir süre önce, Sn. Recep Tayyip Erdoğan, köklerimizin, cumhuriyet dönemi ile sınırlandırılmasının haksızlığını dile getirmemişmiydi.Bu sıradan bir açıklama değildi…Türk halkının Osmanlı ile buluşturulması, yönetimsel tercihin ortaya konmuş olmasıydı...Bu, cumhuriyetin temel değerlerinin, insan hayatına kattığı zenginliğin, anlaşılamadığını gösteriyor. 12 eylül ile hesaplaşma, demokrasi ve özgürlük vaatleri, boş bir hayalden öteye geçmedi… İktidar partisi AKP, “ileri demokrasi” söylemleriyle dikta rejimine doğru yöneldi… Sn. Cumhurbaşkanı, İslam referanslı, tek adam yönetimi ile Başkanlık Sistemini aynı kefeye koyma gayreti içinde kendini konumlandırmaya çalışıyor.Türk halkı tarih boyunca merkezi otorite altında yönetildi…Devlete ve lidere sadakat, hep en üst düzeyde oldu… 12 Eylül ile birlikte toplumda yaşanan muhafazakarlaşma ,AKP iktidarında tavan yapınca, halkın, menfi yönde büyük değişime maruz kaldı.Bilinçli olarak yaratılan bu kutuplaşma, iktidar partisinin varlık nedeni… İktidar partisine oy veren seçmenin, seçim başarılarını kendi başarısı olarak görmeye başlaması ilk etapta doğal görülebilir…Zaman seçmeni haklı çıkartmış olmasa da gerçek bu. Doğal olmayan, sürekli değişim gösteren politikaların, kendi seçmen tabanında bir şey ifade etmediğidir… Bunun sebebi de her zaman dile getirdiğim gibi, sormayan, sorgulamayan, itaat kültürünü içselleştiren, muhafazakar bir seçmen kitlesinin oluşmasıdır.Bu seçmen kitlesinin, ülke ve dünya meselelerinin çözümüne dönük, hiçbir talebi yok...Sadece seçim zaferleriyle mutlu olan bir kitle… Böylesine mutasyona uğramış bir kitle ile, her türlü hedefe ulaşacağının bilincinde olan Sn. Erdoğan, kendisini, tek adam olma hayalinin peşinde buldu.Tek adam diyorum, çünkü başkanlık ile hayalini kurduğu sistemin aynı olmadığı ve bu konuda, halkın bilgi sahibi olmadığı çok açık. Biliyorsunuz, başkanlık söylentileri yeni bir şey değil… Demirel’ de zaman zaman başkanlık sistemine geçişin hayalini kurardı… Lakin, toplumun, bu radikal değişime hazır olduğunu düşünmemiş olacak ki, bir girişimde bulunmadı. %50 oy oranı, Sn. Erdoğan’nın, sözde Başkanlık sistemine geçiş iştahını kabartıyor...! Çünkü duyguların, aklın önünde gittiği bir toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız… Halka aşılanan umutsuzluk, öylesine bir hal aldı ki, artık hiçbir şey şaşırtıcı gelmiyor insanlara…%50 oy alan bir Başbakan bile, istifa etmek zorunda bırakılıyor, hiçbir tepki yok.Başbakan Ahmet Davutoğlu’nunda suçları tek tek sıralanıyor, Saray’ın kalemşörleri tarafından...En büyük suçu, etkin bir Başbakan olmaya çalışmak..!Saray’la eşit olmak isteyen bir Başbakan olmak..!Düşük profilli olmayı kabul etmeyen bir başbakan olmak..!Saray’ın rızasını almadan Obama ile görüşmek için randevu alma peşinde koşmak..!Bir gün Amerika’nın, bir gün Almanya’nın adamı olmak…Ve, daha neler, neler…Önce örgütlere atama ve görevden alma yetkisi, Başbakandan alınıp MYK’ ya verildi…Yetkisiz bir Başbakan durumuna düşürülerek irite edildi…Oysa çekilmesi istenebilirdi… Herkes çok iyi biliyor ki, AKP demek Recep Tayyip Erdoğan demek…Buna direnemeyen bir Başbakan, zevahiri kurtarmak adına, memleketin de karşılama töreni  ve taksi duraklarında gece yarısı buluşmaları,hiç de inandırıcı olmadı…Gerçekleşen Saray darbesiyle, millet iradesi gasp edildi…Böylece,Başbakan’ın teslimiyeti ile, sivil darbe dönemlerinin de önü açılmış oldu.Bu yaşananlar, insanın aklına ister istemez şu soruyu akla getiriyor…AKP’de yaşanan deprem bir kırılma yaratır mı.?Şahsen yaratacağını düşünmüyorum…Çünkü AKP demek Sn. Erdoğan demek.Kehanette bulunacak değilim,..Singapur’daki kumar masası, Binali Yıldırım’ı  devre dışı bırakmış olabilir…Düşük profilli bir Başbakan arandığına göre, şimdilik Bekir Bozdağ, yapılacak erken genel seçim sonrası da neden damat Berat Albayrak olmasın.Malum, Milli irade Halk…Sağlam irade, Sn.Recep Tayyip Erdoğan…Milli irade sahadan çekildiğine göre, uyuyan Türkiye’nin yetkisi, uyanasıya kadar, Sağlam İrade’de..! Uyandırma görevi de CHP’ye düşüyor.                   Hasan TEMEL
Ekleme Tarihi: 14 Mayıs 2016 - Cumartesi

Milli İrade Sahadan Çekildi..!

Başkanlık Sistemi yeni bir şey değil…
Halk bu sistemi iyi biliyor ve uyum sorunu yaşamayacak.!
Bunu diyen Cumhurbaşkanı, Sn Recep Tayyip Erdoğan…

Olmayan şapkamı önüme koyup düşünmeye koyuldum..!
Acaba gerçekten öylemi diye..?
Kendimce, bir farkla haklılığına karar verdim..!

600 yıllık bir Osmanlı geleneğimiz var…
Referansı din olan, ümmetçi, yurttaşlık bilincinden uzak, babadan oğula geçen, bir tek adam saltanatı…
Tek partili dönem de, Cumhurbaşkanı tarafından aynı kefeye konuyor.

70 yıllık parlamenter sistem hariç, bu toplum, tek adam yönetimine pek uzak sayılmaz.!
Zaten kısa bir süre önce, Sn. Recep Tayyip Erdoğan, köklerimizin, cumhuriyet dönemi ile sınırlandırılmasının haksızlığını dile getirmemişmiydi.

Bu sıradan bir açıklama değildi…
Türk halkının Osmanlı ile buluşturulması, yönetimsel tercihin ortaya konmuş olmasıydı...
Bu, cumhuriyetin temel değerlerinin, insan hayatına kattığı zenginliğin, anlaşılamadığını gösteriyor.

12 eylül ile hesaplaşma, demokrasi ve özgürlük vaatleri, boş bir hayalden öteye geçmedi…
İktidar partisi AKP, “ileri demokrasi” söylemleriyle dikta rejimine doğru yöneldi…
Sn. Cumhurbaşkanı, İslam referanslı, tek adam yönetimi ile Başkanlık Sistemini aynı kefeye koyma gayreti içinde kendini konumlandırmaya çalışıyor.

Türk halkı tarih boyunca merkezi otorite altında yönetildi…
Devlete ve lidere sadakat, hep en üst düzeyde oldu…
12 Eylül ile birlikte toplumda yaşanan muhafazakarlaşma ,AKP iktidarında tavan yapınca, halkın, menfi yönde büyük değişime maruz kaldı.

Bilinçli olarak yaratılan bu kutuplaşma, iktidar partisinin varlık nedeni…
İktidar partisine oy veren seçmenin, seçim başarılarını kendi başarısı olarak görmeye başlaması ilk etapta doğal görülebilir…
Zaman seçmeni haklı çıkartmış olmasa da gerçek bu.

Doğal olmayan, sürekli değişim gösteren politikaların, kendi seçmen tabanında bir şey ifade etmediğidir…
Bunun sebebi de her zaman dile getirdiğim gibi, sormayan, sorgulamayan, itaat kültürünü içselleştiren, muhafazakar bir seçmen kitlesinin oluşmasıdır.

Bu seçmen kitlesinin, ülke ve dünya meselelerinin çözümüne dönük, hiçbir talebi yok...
Sadece seçim zaferleriyle mutlu olan bir kitle…
Böylesine mutasyona uğramış bir kitle ile, her türlü hedefe ulaşacağının bilincinde olan Sn. Erdoğan, kendisini, tek adam olma hayalinin peşinde buldu.

Tek adam diyorum, çünkü başkanlık ile hayalini kurduğu sistemin aynı olmadığı ve bu konuda, halkın bilgi sahibi olmadığı çok açık.
Biliyorsunuz, başkanlık söylentileri yeni bir şey değil…
Demirel’ de zaman zaman başkanlık sistemine geçişin hayalini kurardı…
Lakin, toplumun, bu radikal değişime hazır olduğunu düşünmemiş olacak ki, bir girişimde bulunmadı.

 
%50 oy oranı, Sn. Erdoğan’nın, sözde Başkanlık sistemine geçiş iştahını kabartıyor...!
Çünkü duyguların, aklın önünde gittiği bir toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız…
Halka aşılanan umutsuzluk, öylesine bir hal aldı ki, artık hiçbir şey şaşırtıcı gelmiyor insanlara…
%50 oy alan bir Başbakan bile, istifa etmek zorunda bırakılıyor, hiçbir tepki yok.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nunda suçları tek tek sıralanıyor, Saray’ın kalemşörleri tarafından...
En büyük suçu, etkin bir Başbakan olmaya çalışmak..!
Saray’la eşit olmak isteyen bir Başbakan olmak..!
Düşük profilli olmayı kabul etmeyen bir başbakan olmak..!
Saray’ın rızasını almadan Obama ile görüşmek için randevu alma peşinde koşmak..!
Bir gün Amerika’nın, bir gün Almanya’nın adamı olmak…
Ve, daha neler, neler…

Önce örgütlere atama ve görevden alma yetkisi, Başbakandan alınıp MYK’ ya verildi…
Yetkisiz bir Başbakan durumuna düşürülerek irite edildi…
Oysa çekilmesi istenebilirdi…
Herkes çok iyi biliyor ki, AKP demek Recep Tayyip Erdoğan demek…

Buna direnemeyen bir Başbakan, zevahiri kurtarmak adına, memleketin de karşılama töreni  ve taksi duraklarında gece yarısı buluşmaları,hiç de inandırıcı olmadı…
Gerçekleşen Saray darbesiyle, millet iradesi gasp edildi…
Böylece,Başbakan’ın teslimiyeti ile, sivil darbe dönemlerinin de önü açılmış oldu.

Bu yaşananlar, insanın aklına ister istemez şu soruyu akla getiriyor…
AKP’de yaşanan deprem bir kırılma yaratır mı.?
Şahsen yaratacağını düşünmüyorum…
Çünkü AKP demek Sn. Erdoğan demek.

Kehanette bulunacak değilim,..
Singapur’daki kumar masası, Binali Yıldırım’ı  devre dışı bırakmış olabilir…
Düşük profilli bir Başbakan arandığına göre, şimdilik Bekir Bozdağ, yapılacak erken genel seçim sonrası da neden damat Berat Albayrak olmasın.

Malum, Milli irade Halk…
Sağlam irade, Sn.Recep Tayyip Erdoğan…
Milli irade sahadan çekildiğine göre, uyuyan Türkiye’nin yetkisi, uyanasıya kadar, Sağlam İrade’de..!
Uyandırma görevi de CHP’ye düşüyor.                   

Hasan TEMEL

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gophaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler youtube mp3 bonus veren siteler 2024 deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler bonus veren siteler casinorulet.com casino siteleri